Kitap Tanıtımı |
SUNAY AKIN
Nâzım sayısız dostlarından biri olarak, Pablo Nerudayı ziyaret etmeye karar verir. Ne de olsa, Neruda onun evine gelmiş, yanında da armağan olarak kırmızı renkte bir kadeh getirmiştir...
Avrupadaki bir arkadaşına telefon açar ve ondan Nerudanın adresini ister. Bu istek, bir gün bile yaşamaz yorgun yüreğinde; çok değil, ertesi gün sırtı duvara dayalı bir şekilde yere oturur ve kalakalır öylece!..
Son nefesinde, yıllardır uzak kaldığı memleketini görme arzusuyla, Nerudaya gitme isteği el ele tutuşur böylelikle.
Daktilosunun iç cebindeki küçük bir kâğıt parçasında, el yazısıyla yazdığı Nerudanın adresi durmaktadır hâlâ...
O daktilonun tuşlarına dokunan parmaklar, Nâzım Hikmetin parmaklarıdır!..
Pablo Neruda 1971 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü almış...
Kimin umurunda!?.
Nâzım Hikmetin daktilosunun iç cebinde adresinin çıkmasından daha büyük bir ödül olabilir mi? |