Kitap Tanıtımı |
Türkiyede sanayileşme, kentleşme, ekonomik kalkınma ve modernleşme ile birlikte hızlı bir sosyal değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Bu değişim ve dönüşüm, Avrupa Birliği ne giriş idealinin de etkisiyle tüm kurumlarda görülmektedir. Başta ekonomik, sosyal ve siyasal alanlar olmak üzere, özellikle Adalet ve İçişleri nde Avrupalıların devrim olarak adlandırdıkları çok önemli hukuki düzenlemeler yapılmıştır.
Türkiye, diğer modern sanayi toplumlarının gösterdiği sosyolojik değişim sürecini yaşamaktadır. Bunların başında ise enformel toplumsal denetimin azalması ve yerini formel toplumsal denetim kurumlarının alması gelmektedir. Kentleşmenin artması, bireyselleşme, işsizlik, toplumsal bağların azalması, ekonomik yoksulluk, gelir dağılımında eşitsizlik, yalnızlık, dışlanma, ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar, toplumsal denetim sorununu siyasal gündemin birinci maddesi haline getirmektedir.
Batı ülkelerinde olduğu gibi, artık Türkiyede de kanun hakimiyetinin sağlanması -law and order- siyasal bir mesele haline gelmiştir. 2005 yılından itibaren özellikle İstanbul ve Antalya gibi büyük ve turistik şehirlerde kapkaç olarak adlandırılan -TCK. nda bir tür nitelikli hırsızlık- suçun oranındaki artış, medya tarafından sürekli olarak işlenmektedir. Bunun sonucu bireyler suç mağduru olma korkusu ile birlikte yaşamağa başlamaktadırlar. Mağduriyet endişesinin ne kadar nesnel ölçütlere dayandığı da tartışma konusudur. İşte bu yüzden Türkiyede suç, suçun önlenmesi ve toplumsal denetim hakkında bilimsel veriler ışığında analizler yapmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
Suçun mağduru olma korkusu tüm toplumlarda vardır. Özellikle ekonomik bakımdan ileri olan ülkelerde, mağduriyet endişesi ekonomik endişeden önce gelmektedir. Türkiyede kayıtlı suç oranları, Batı ülkeleriyle karşılaştırıldığında çok düşük olmasının sebepleri nelerdir? Suç ve suçluluğu açıklayan Batı kaynaklı kuramlar, Türkiyedeki suç ve suçluluğu ne derece açıklayabilirler? Ülkemizde suç çeşitleri, suçluların profilleri ve suç oranları hakkında neler söylenebilir? Toplumsal denetim kurumlarının yapıları ve işlevleri hakkında yapılan bilimsel çalışmalar ışığında Türkiyedeki suç, mağduriyet, cezalandırma ve topluma kazandırma süreçleri hakkında neler söylenebilir? Yapılan bilimsel çalışmalar, bizlere hangi kapıları açabilir? Türk akademisyen ve uygulayıcıları, Türk toplumundaki suç ve suçu kontrol yöntemlerine nasıl bir perspektiften bakmalıdırlar? Kendi toplumsal yapımızın gerçekleri çerçevesinde kriminoloji kuramları oluşturabilir miyiz? Türkiye, suçun kontrolü ile ilgili gerek kuramsal gerekse uygulamalı çalışmalara ilişkin diğer toplumlara bir model sunabilir mi?
Türkiyede kriminoloji alanında çalışmalar yapan son derece yetkin, Batılı meslektaşlarıyla da iletişim halinde olan akademisyen ve uygulayıcılar vardır. Kriminoloji Dergisi, ülkemizde yapılan çalışmalar ile diğer toplumlarda yapılan çalışmaları bir araya getirmek, yeni bakış açılarının ortaya çıkmasını hedeflemektedir.
Suç mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik bilimsel çalışmalara olan gereksinim her geçen gün artmaktadır. İşte bu noktada, Kriminoloji Dergisi, akademisyen, araştırmacı ve uygulayıcıların çalışmalarını yayımlayarak, bilimsel çalışma ve uygulamaların gelişmesine katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Ülkemizde henüz emekleme aşamasında olan kriminoloji, daha çok batılı kuram ve uygulamaların tercümesi şeklindedir. Oysa Türkiyede toplumsal denetim işi, Türkiyenin toplumsal yapısı içinde ele alınması gereken bir olgudur. Elbette, diğer toplumlarda yaşanan süreçlerle paralellik kurulabilir.
Suçun sebepleri bireyden mi, yoksa toplumsal yapıdan mı kaynaklanmaktadır sorusunun yanıtı hakkında tartışmalar devam etmektedir. Türkiyede toplumsal denetimin sağlanması işinin sadece kolluk görevlilerine bırakıldığını görmekteyiz. Dünyada, özellikle 1950li yılların solarından itibaren kriminoloji kuramlarında önemli gelişmeler gösterilmiştir. Bununla birlikte, bu kuramların günümüzde farklı toplumların toplumsal gerçekliği ile ne derece örtüştüğü sorgulanmalıdır. Bu durum, Türkiyede kriminoloji çalışmalarına olan gereksinimi bir kez daha ortaya koymaktadır.
Kriminoloji Dergisi yılda iki kez çıkacak olan hakemli bir dergidir. Türkiye ve diğer ülkelerde kriminoloji alanında yapılan kuramsal ve uygulamalı akademik çalışmaları yayınlayacaktır. Yazı dili, esas itibariyle, Türkçe olacaktır. Bununla birlikte İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak yazılan makaleleri de yayımlayacaktır.
Bu sayıda;
Ali Dikici Şanlıurfada toplum destekli polislik -TDP- çerçevesinde çocuk suçluluğunun önlenmesine yönelik yürütülen faaliyetlerden bir tanesi problem çözme teknikleri kullanılarak irdelenmektedir. Problem çözme esas olarak; bir bölgede mevcut problemlerin çok iyi tahlil edilip uygun yöntemlerin uygulamaya geçirilmesiyle, suçun ve asayiş bozukluğunun çok küçük bir alana hapsedilebileceği varsayımına dayanmaktadır.
Hatice Dayıoğlu ve Mehmet Dayıoğlunun makalesinde, Ankara sokaklarında çalışan çocukların genel özellikleri tanımlanmaktadır. Makalenin verileri Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı Sokaklarda Çalışan Çocuklar Merkezinde çocuklarla yapılan mülakatlar ve Emniyet Genel Müdürlüğünün kayıtlarından yararlanılarak elde edilmiştir. Araştırmanın bulguları, sokaklarda çalışan çocukların ailelerinden yeterli destek alamadıklarını göstermektedir. Bu çocuklar, aynı zamanda okulda ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Ankara sokaklarında çalışan çocukların büyük bir kısmını Doğu ve Güneydoğu Anadoludan göçen ailelerin çocukları oluşturmaktadır. Bulgular, göç veren illerdeki terör ve ekonomik sorunların, sokaklarda çalışan çocuklar problemini önemli ölçüde etkilediğini göstermektedir.
Halil İbrahim Bahar ve Mehmet Arıcan, çocuk ceza adaleti sisteminde model arayışlarını ele almışlardır. Çocuğun yüksek yararı ilkesine göre suça itilen çocuğun cezalandırılması ile topluma kazandırılması arasındaki dengenin sağlanması önemlidir. Özellikle Amerikan ve İngiliz çocuk ceza adaleti sistemindeki gelişmelerin incelendiği bu çalışmada, Türkiye için hangi modelin en uygun olduğu hakkında tartışmalar yapılmıştır.
... |