Kitap Tanıtımı |
Gemiye sızan suçluların kaptan köşküne yaptıkları bir baskın esnasında kütleçekim dümenini bozup, rotayı düzeltilemez biçimde galaksiler arası boşluğa yöneltmesiyle proje fiyaskoyla sonuçlanır ve kamuoyuna unutturulmaya çalışılır. Zaman içinde gemi ve yolcuları doğru olup olmadığı belli olmayan unutulmuş bir efsaneye dönüşür. Yolcular bir kilometre karelik onsekiz ekoplaka adındaki kapalı ekosistemler içinde yaşamlarını sürdürerek galaksiler arası boşlukta dört yüzyıl sonra tesadüfen keşfedilene kadar yolculuklarını sürdürürler. Dört yüz yıllık yolculuk esnasında teknoloji gelişmiş, insanlar evrenin istedikleri bölgesine kolaylıkla ulaşma ve evreni oluşturan enerjiden madde üretme olanaklarına kavuşmuşlardır.
Rotası bozulduktan sonra geminin idaresinden sorumlu kaptan ve personeli de yaşadıkları ekoplakalar haricinde yetkilerini kaybederler. Ekoplakalarda ortaya çıkan yeni sosyal yapılar yaşam anlayışlarının siyasi yansımaları olarak şekillenir. Mekanın niteliği her türlü gelişmeyi engeller. Gemi dört yüz yıl sonra tesadüfen keşfedildiğinde sosyolojik ve teknolojik açıdan tamamen geçmişe aittir. Geçmişten gelen gemi aynı zamanda insan eliyle inşa edilmiş tüm zamanların en büyük taşıma aracıdır. Keşfi insanın bulunduğu kainatın her köşesinde büyük ilgi çeker.Yolcuların geleceğini belirleyecek kararlar almak için kainatın son mahkemesi kurulur.Yeşil bir gezegene yerleştirilirler ve yeni medeniyetin içinde ancak öldükten sonra var olmalarına izin verilir.Kozmik tayyarenin dörtyüzyıllık hikayesi kaderinde etkili olan kahramanlarının ve üçüncü bir şahsın ağzından anlatılıyor. |