Kitap Tanıtımı |
Bir gün insan 'virgül'ü kaybetti. O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün 'ünlem' işaretini kaybetti. Alçak sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu.
Bir süre sonra 'soru işareti'ni kaybeytti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu; ne kâinat ne dünya ne de kendisi umurundaydı.
Birkaç yıl sonra, 'iki nokta üst üste' işaretini kaybetti. Ve davranış sebebini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız bir 'tırnak' işareti kalmıştı. Kendisine has tek düşüncesi yoktu.
Son 'nokta'ya geldiğinde düşünmeyi ve konuşmayı unutmuş durumdaydı...
Ve korkutularak umutsuzluğa mahkum edilen insan(lık) yeniden en önemli silahına yani korkuları ve umutsuluğa reddeden cüretine sarıldı. Komutan Yardımcısı Marcos'un Chiapas'tan yükselen mücadele çağrısı Orta Doğu'da yankılandı. Ardıdan Fransız işçileri Paris'te 'YDD' zorbalığına 'Hayır' dedi.
Fransız işçilerinin neo-liberal zorbalık paketlerine karşı açtığı mücadele bayrağını, Avrupalı işçiler de yükseltti. Sonra Güney Kore işçileri 'Biz de Varız!' dediler... Peru'da MRTA, Meksika'da EZLN ve EPR ve Latin Amerika'da gerilla hareketleri ezilenlerin istemlerine tercuman oldular...
Korkunun kanlı egemenliği sarsılmaya başladı. Onlar, yani başkaldıranlar ilk kıvılcımlardı. 'YDD'nin küreselleştirdiği zulüm bozkırındaki kıvılcımlar, özlenen yangınları çıkartmaktan şimdilik uzak olabilir. Ama unutkumamalıdır ki, 'virgül'ünden 'nokta'sına değin tüm noktalama işaretlerini yitirmiş insan''(lık)ın, korkularını yenerek kıvılcımların bozkırı tutuşturacağı başkaldırınını dilbilgisi kurallarını tekrar anımsaması gerekiyor. |