Kitap Tanıtımı |
Sen hiç böylesine yaşamadın Bedreddin
hiç yaşamadın acı'nın böylesini:
bir engerek gibi ısıra-parçalaya aktı durdu tenimde
yırtarak aldılar yensiz, yakasız giysimi
haykırdı kırbaç yarıklarını çıplaklığım
vurdular yüzüm üstü bir kalas çarmıha
kırıldı bir fanus gibi!
sökercesine gerdiler kollarımı
mıhladılar avuçlarımdan
yüreğime kadar yırtıldı etim
varyozlarla kırdılar dizlerimi
ayak kemiklerimi kırdılar
apışlarımı kanatarak ayırıp bacaklarımı
mıhladılar tabanlarımdan
hançerlerle oydular küreklerimi, kaba etlerimi
yanar mum gömdüler Bedreddin!
eridi etim
dağıtmak istediler içimdeki şöleni
inancımı yıkmak istediler: yıkılmadım!
bir deve üstünde gezdirdiler Ayasluğ'da
gücü bilinsin diye Çelebi Mehemmed'in
çarmıhtan alıp, ipe çektiler
çatlayıp, yarıldı güneşte etim
çırılçıplak sallanıp durdum iki gün boyu
tükenmek bilmedi kinleri, korkuları
ipten alıp, paraladılar gaddarelerle
aldılar yatağanla kellemi
balla yuğup, bal kavanozuyla ilettiler
kan çerçisi Çelebi Mehemmed'e! |