Kitap Tanıtımı |
“Kederli geçmişin örtüsünü yırtıp Ateşin üstüne üstüne yürüyen kadınlar”dan söz ediyordun. Merkür gibi yanmaktan ve kararmaktan çekinmeden Onları sevemezsiniz, diyordun. Yaşamak sıcaklığı sevip Yanmaktan korkanlar için değildi Bedelsiz zaferler de öyle... Türkü diye bellediklerimiz için Dua diyenler vardı orda. Hakikatin izini sürenler... Kibirden ar ederlerdi Sobada yakılan portakal kokusu Çökerdi odaya. Turkuaz bir sabaha kalkar, Hep bir nehrin kıyısı olurdunuz, Her şey unutulduğunda bellekte “Jin, Jiyan, Azadi” Kadın, Yaşam, Özgürlük” diyen kadınlar kalırdı. İri bir çiçek açıyorken duydum sesini, Ayrılışını yaprakların gölgeden, Küçük bir uğultuyla. Derin bir sessizlik izledi bunu. Yapraklarda terleyen damlalar usulca düşerdi Ölüm ve yaşamın sınırında Nefes nefese kalırdı biri. Sözün büyüsüne ve hecenin gücüne sığınırdık. (Tanıtım Bülteninden) ) |