Kitap Tanıtımı |
Konstantinopolis´in 1453´teki düşüşü, eski tarihçilere göre Ortaçağ´ın sonu sayılmaktaydı. Oysa bugün, tarih denen nehrin acımasızca akmakta olduğunu ve hiçbir engel tanımadığını çok iyi biliyoruz. Ortaçağ dünyasının modern çağ dünyasına dönüştüğü zamanı belirli bir noktaya bağlamamız mümkün değildir. Adına Rönesans denen akım, İtalya ve diğer Akdeniz ülkelerinde 1453 yılından çok daha önce kendini göstermişti. Ortaçağ düşüncesi, 1453´ten sonra da Kuzey ülkelerinde yaşamaya devam etti. Dünyanın ekonomik düzenini değiştirecek olan okyanus yollarının araştırılmasına 1453´ten önce başlanmıştı. Bu yolların kullanılması ve etkisinin Avrupa´da duyulması 1453´ten sonradır. Osmanlı Türklerinin kazandığı zaferin ve Bizans´ın çökmesinin bu değişimler üzerinde etkisi büyüktür elbet. Ancak bu etkiyi yalnızca tek bir yılın olaylarına bağlamak mümkün olmasa gerek. Bizans kültürünün Rönesans üzerinde rolü olmuştur. Fakat Bizanslı düşünürler ve bilim adamları 1453´ten yarım yüzyıl önce İtalya´nın geniş imkanlarını, ülkelerinin yoksulluğuna ve belirsiz geleceğine tercih etmeye başlamışlardı. 1453´ten sonra İtalya´ya giden Bizanslı bilim adamları, Türklerden kaçan mülteciler değil, Venedik egemenliğinde bulunan adalardan gelen öğrencilerdi. Osmanlı gücü, uzun yıllar öncesinden beri İtalya´nın bu bölgedeki ticaretini etkilemiş fakat çökertmemişti. Karadeniz ticaret yollarının kapanması dışında. Osmanlıların Mısır´ı fethi, Venedik için Konstantinopolis´in düşüşünden çok daha kötü sonuçlar vermişti. Ceneviz, Boğazlar´ın Türk kontrolü altına girmesiyle büyük bir darbe yemişti. Ancak çökmesinin nedeni dış ticaretini kaybetmesi değil, İtalya´daki sallantılı durumuydu.
(Önsöz´den) |