Kitap Tanıtımı |
1847nin sonu, 1848in başında yazılan bir broşürün bu denli büyük bir etki yaratmasının nedeni nedir? Onca eleştiriye, onca çürütme girişimine karşın Komünist Parti Manifestosu, nasıl oluyor da değerinden bir şey yitirmemiş, birçok düşünür tarafından yeniden ve yeniden keşfe çağrılan bir metin olma özelliğini korumuştur?
Daha önce sayısız Türkçe baskısı yapılan Manifestoyu ilk kez Almanca aslından çeviren Erkin Ozalp konuya şöyle yaklaşıyor:
Manifesto, tüm Avrupayı sarsan bir burjuva devrim dalgasının arifesinde yazıldı. 1848 yılının başında, devrimin patlak vermesinin an meselesi olduğu da, bunun bir burjuva devrimi olacağı da biliniyordu. Manifestoda, işçi sınıfının bağımsız hedeflerinin yanı sıra, bir burjuva devrimi karşısında alınması gereken tutumun da ortaya konması gerekiyordu.
Dolayısıyla, Manifestonun bazı yönleriyle eskimesi kaçınılmazdı.
Şaşırtıcı olan, tüm bunlara karşın, Komünist Parti Manifestosunun altına hâlâ imza atılabilecek, atılması gereken bir metin olmasıdır!
Bunu sağlayan, Marx ve Engelsin tercihlerini sınıfsal bakıştan, işçi sınıfının bakış açısından yana yapmış olmalarıdır. (Erkin Özalp; Manifestoya Dair, Komünist Parti Manifestosu içinde, s.74, Yazılama Yayınevi, 2007)
Avrupada bir hayalet dolaşıyor komünizm hayaleti cümlesiyle başlayan Komünist Parti Manifestosu dört bölümden oluşuyor. Yazılama Yayınevi, bu dört bölüme ek olarak, Marx ve Engelsin değişik baskılar için kaleme aldıkları yedi önsöze, kitabı Türkçeye çeviren Erkin Ozalpin Manifestoya Dair başlıklı makalesine ve söz konusu çevirinin beşinci baskısı için yazmış olduğu sunuş yazısına yer verdi.
Marxın düşüncesinin kritik uğraklarından bir tanesini merak edenler, daha önce defalarca okudukları bir metni özenli bir çeviriyle yeniden değerlendirmek isteyenler ve arşivciler için... |