Kitap Tanıtımı |
Seçim otobüslerinin bir kısmı mehter marşları, bir kısmı Selda Bağcan`ın türküleriyle Kızılay`dan bir yukarı bir aşağı vızır-vızır geçmeye başladı. Artık her gün, herkesin nefret ettiği sıkıcı bir karnavala döndü. Adaylar, halk içinde olmak, esnafla konuşmak, televizyonlarda görünmek için, kalabalık guruplarla önce Kızılay`a, oradan Sakarya esnaflarına doğru inmeye başladılar. Etraflarında kalabalık, süslenmiş bir deve-davar grubuyla, DYP adayları festival öküzleri, ANAP adayları panayır pehlivanları gibi boy göstermeye başladı. Adaylar, etralarındaki sıkışık kalabalıkla ilerlerken, İrlandalı, etten duvarı yarıp, adayın önüne kendini atıyor. "Benim yüsksek abilerim, bu hükümet bizi perişan etti, kurtarın bizi bu hükümetten!" diye bağırır. Sonra, adayın elini öper, başını öne eğip, hazır ola vaziyette, adaya eşlik eder. Aday, İrlandalı`nın başını okşar: "İşer nasıl?" der. İrlandalı el pençe, divan, ceplerini dışarı fırlatır, boş ceplerini gösterir: "İşler kesat, benim yüksek abim" der. Aday, etrafındaki gazeteci topluluğa "İşte görüyorsunuz, bu hükümet, halkı perişan etti" diye bağırır. Aday yeniden İrlandalı`ya döner: "Peki nasıl geçiniyorsunuz?" der. İrlandalı, "Kompile çalışıyoruz, benim yüzksek abim" der. Aday gülerek, "Hepimiz kompile çalışıyoruz" der. |