Kitap Tanıtımı |
Klasik çağlarda şair, yeteneğiyle göz doldurdukça ve rakiplerinin arasından şiirdeki meziyetleriyle sıyrıldıkça hamileri/patronları nezdinde itibarını artıyor, toplumsal statüsünü değiştirebiliyor ve şöhretini daha fazla yayabiliyordu. Kimi zaman da şiir şairin hiciv okuna dönüştüğünde, bir şekilde ona dönebiliyor ve kendisine zarar veren bir araç oluyordu. Osmanlı bürokratik sistemi içinde rolü olan pek çok şair de çoğu zaman ya ölçüsüz tavırları ya yaralayıp inciten sözleri bazen de düşmanlarının iddiaları neticesinde türlü cezalara çarptırılıyor, patron nazarından düşürülüyor veya uzaklaştırılabiliyordu.Bu çalışmada patronun hüsn-i nazarından uzaklaşan şairlerin yeniden itibara kavuşmak, sürgünden, hapisten veya esaretten kurtulmak bazen de canlarını kurtarmak amacıyla yazdıkları şiirleri şiirin siyasi, toplumsal ve bireysel işlevleri etrafında ve “afnâme” türü özelinde ele alınmıştır. Bu çerçevede, “İdam, hapis veya sürgün cezasına çarptırılan bir şair neler hisseder? Kurtulmak için ne yapar? Bu şairler hislerini nasıl ifade eder? Şair cezadan kurtuluşun bir yolu olarak sanatını nasıl kullanır? Af dilerken, merhamet talep ederken, kerem beklerken geleneğin hangi esaslarıyla ilişki kurar? Metnini hangi saikler etrafında üretir? Kendisini patronların/yöneticilerin nazarında nasıl konumlandırır?” gibi sorulara cevap aranmış ve şiirin can kurtaran, affa vesile olan ve merhameti celbeden işlevine dikkat çekilmiştir. Şiir ve tür arasındaki ilişkiyi izah sadedinde affa konu edilen şiir metinleri alıntılanmış ve afnâme yazan şairlerin kısa biyografilerine de yer verilmiştir. (Tanıtım Bülteninden) ) |