Kitap Tanıtımı |
Vampir avcısı ve nekromensır Anita Blake yirmi beşinci macerasında kötülüğün, bakan gözlerin yansıması olabileceğini öğreniyor… Anita, vampir hizmetkârı Damian’ı hiç böyle görmemişti. Doğan güneş, ona çaresizce ihtiyaç duyduğu huzurlu ölümü getirmiyor, bunun yerine korkunç kâbuslar ve kanlı terler vaat ediyor. Damian bu kadar zor durumda olmasına rağmen Anita’nın şu an en çok ona ihtiyacı var. Damian’ı yaratan, onu yüzyıllarca işkenceye maruz bırakan vampir, gücünü kaybetmeye başlamış olabilir. Emrindeki vampirler türlerinin en ciddi tabularından birini yıkıp ortalıkta başıboş dolaşıyor. Bazıları sevginin en büyük motivasyon kaynağı olduğunu söyler ama nefret de en az onun kadar iş görür. Anita katliamı durdurmak için arkadaşı Edward’a yardıma giderken Damian onu yalnız bırakmayacak. Bu, bütün kâbuslarının başladığı o korkunç yere dönmek anlamına gelse bile. Bir vampir, bir infazcı ve bir nekromensır için gidilebilecek en kötü yere… Dünyada fantastik edebiyatın en çok okunan yazarlarından Laurell K. Hamilton’ın efsanevi kahramanı Anita Blake’in hikâyeleri hız kesmiyor. Serinin yirmi beşinci romanı Kızıl Ölüm’de Anita, vampir hizmetkârı Damian’ın uykularını kaçıran korkutucu gizemin sebebini bulmaya çalışıyor. Üstelik İrlanda’dan aldığı bir yardım çağrısı, Anita’yı ve Damian’ı oraya gidip tüyler ürpertici bir vampirin peşine düşmeye zorluyor. Üstelik aradıkları, bütün kâbusların nedeni olan, Damian’ı yaratan vampirin ta kendisi. Bir yandan suçlarla mücadele edip bir yandan da kendi özel hayatını düzene koymaya çalışan Anita için hayat hiç kolay değil. Romantizm, erotizm ve maceranın iç içe olduğu romanda aksiyon ve gerilim hiç azalmıyor. (Tanıtım Bülteninden) ) |