Kitap Tanıtımı |
“Teke ili cesur insanların yurdudur erenler. Ayağı yalın, başı kabak diye küçümsenen Babailerin torunlarının yurdudur Teke. Teke ilinde, Yalınlıköy civarında, sarp dağın yamacında bir mağara bulunur. Her bahar çevre Türkmenlerini karanlık, serin bağrında ağırlar. Mağaranın içinde yerde bir post serilidir. Postun sağında kara bir sancak, solunda ise sarı çiçekli kırmızı bir yazma asılıdır. Mağaranın bir duvarında Usta tarafından kazınmış hüvel baki yazısı, diğer tarafta iki vav harfi birbirine hüzünle bakar. Mağaranın önünde ki bir avuç topraklık alanda inatla yaşama tutunan bir alıç ağacı büyümüştür. Sık yapraklarla salınan dallarına adak bezleri asılı alıç ağacı ne zaman çiçeğe dursa, bu bölgeye yabancı, garip bir kuşun acı acı sesi duyulur.” Sadık ile Zühre’nin yarım kalan sevdasıdır Kıyam-et, Şahın çadırında can veren Haydar’ın suskunluğudur… Bir alıç ağacının köklerinde can bulan Şahkulu’dur Kıyam-et, Korkut ile Piyale’nin ölüme direnen dostluğudur… Kıyam-et en çok nedir diye sorulacak olursa; kardeş kavgasına gözyaşı döken Anadolu’dur… (Tanıtım Bülteninden) ) |