Kitap Tanıtımı |
Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler, bir yandan kişisel verilerin toplanmasını ve paylaşılmasını kolaylaştırmış, diğer yandan da, bireylerin kişisel verilerinin korunması hak-kının hukuka aykırı şekilde ihlal edilmesine yol açmıştır. Özellikle bilgisayar teknolojisi ve internetin kullanımının küresel anlamda yaygınlaşması, kişisel verilerin yalnızca ulusal değil aynı zamanda uluslararası düzeyde korunması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Türk Hukukunda halen kişisel verilerin korunmasına ilişkin özel bir kanun bulunmamasına karşın, çeşitli yasal düzenlemelerde kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bununla birlikte, 12 Eylül 2010 tarihinde halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği ile kişisel verilerin korunması hakkı anayasal bir hak olarak güvence altına alınmıştır.
Devlet, gerek yasalarla kendisine verilen yükümlülükleri yerine getirmek, gerekse idare örgütü altında, kurum ve kuruluşlarıyla kamu hizmetini daha iyi yürütebilmek amacıyla bireylerin kişisel verilerine gereksinim duymaktadır. Bu gereksinimle birlikte, Devlet kurumlarının, bireylerin kişisel verilerini keyfi biçimde tutmalarının ve bunları amaçlan dışında kullanmalarının önüne geçilmesi, bireyin kişiliğinin serbestçe geliştirilmesinin teminatı olduğu gibi, hukuk devleti ilkesinin de gereğidir.
Bir hukuk devletinde hukuka uygun hareket etmekle yükümlü idare, bireyin kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında kişiyi bilgilendirmekten, bu verilere erişimi kolaylaştırmaktan sorumlu olduğu gibi, kişinin başvurması üzerine hakkında tutulan yanlış bilginin düzeltilmesinden veya silinmesinden de sorumludur.
Tüm bu açıklamalardan dolayı, kişisel veri kavramı, kişisel verilerin korunmasının nedenleri, kişisel verilerin korunması hakkı, kişisel verilerin korunması hukukundaki temel ilkeler, kişisel verilerin korunmasının tarihsel gelişimi ve uluslararası düzenlemeler ile kişisel verilerin korunması hakkının idare tarafından ihlali nedeniyle yapılacak yargısal denetim bu kitabın konusunu oluşturmaktadır.
Bu çalışma ile, karşılaştırmalı hukukun da değerlendirilmesiyle, hukuk devleti ilkesinin gereği ve anayasayla güvence altına alman kişisel verilerin korunması hakkı kapsamında kamu idarelerinin, belirli amaçla ve bu amaç için toplamış oldukları kişisel verileri hukuka uygun olarak kullanmakla ve kişilerin kendi verilerine erişimini sağlamakla yükümlü olduklarının, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde yapılan yargısal denetime ilişkin örneklerin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Kitabın birinci bölümünde, kişisel veri ile ilgili bazı temel kavramlar üzerinde durularak, kişisel verilerin korunmasının nedenleri, kişisel verilerin korunması hakkı ve bu hakkın kişilik hakkı içindeki yeri hakkında bilgi verilecektir. Yine bu bölümde, kişisel verilerin korunması hakkının insan hakları açısından değerlendirmesi yapılarak, bu hakkın; özel hayatın gizliliği hakkı, insan onuru, düşünceyi açıklama özgürlüğü, özel haberleşmenin gizliliği, vicdan, din ve inanç özgürlüğü hakkı ile arasındaki ilişki anlatılmaya çalışılacaktır.
İkinci bölümde, kişisel verilerin korunması hukukundaki temel ilkelere yer verilerek, bu ilkeler esasa ve usule ilişkin olmak üzere ikili bir ayrımla anlatılacaktır. Yine bu bölümde, kişisel verilerin işlenmesinde hukuka uygunluk sebepleri ve ölçülülük ilkesi ile bağımsız kontrol organlarının denetimi üzerinde durulacaktır.
Üçüncü bölümde, kişisel verilerin korunmasının tarihsel gelişimi ile OECD, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği hakkında kısa bilgi verilerek, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere anılan kurumlar tarafından hazırlanan kişisel verilerin korunmasıyla ilgili OECD ve BM Rehber İlkeleri, 108 sayılı Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve 95/46/EC sayılı Kişisel Verilerin Korunması Direktifi ele alınacaktır.
Kitabın dördüncü ve son bölümünde, önce Türkiye uygulamasında kişisel verilerin korunmasına ilişkin anayasal düzenleme ile çeşitli kanunlarda yer alan düzenlemeler belirtilecektir. Bu açıklamalardan sonra hukuk devleti ilkesinin ve idarenin yargısal denetiminin önemi ışığında, kişisel verilerin korunması hakkının idare tarafından ihlali durumunda gerçekleştirilen yargısal denetimin gösterdiği özellikler ortaya konularak tartışma konusu yapılacaktır.
Yine son bölümde, kişisel verilerin korunması hakkının ihlali halinde idarenin hukuki sorumluluğu belirlenerek, bu konuda açılmış davalara ilişkin örnek Danıştay kararları ve aynı zamanda konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) kararları da belirtilerek karşılaştırmalı hukuk çerçevesinde konunun daha iyi anlaşılmasına çalışılacaktır.
Bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasında uluslararası standartlar koymaya çalışan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aynı zamanda, Anayasanın 90. maddesi gereği ulusal mevzuatımızın bir parçası haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS)'nin uygulayıcısı ve Sözleşmeye taraf olan devletlerde uygulanmasının takipçisidir. Bu itibarla, AİHM'in kişisel verilerin korunması hakkına yönelik yaklaşımı, söz konusu hakkın ihlali nedeniyle açılabilecek davalarda ulusal mahkemelere ışık tutacaktır. |