Kitap Tanıtımı |
Karakterlerinin hem fiziksel, hem de duygusal dünyalarını son derece canlı bir şekilde betimleyen bu etkileyici roman, hatıraların kaçınılmazlığını, kaybın yıkımını ve sevginin onarıcı güçlerini gözler önüne seriyor.
Mısır, 1964. Ebu Simbeldeki Büyük Tapınakın, Asvan Barajının yükselen sularından kurtarılması gerekiyor. Tapınak, bloklar halinde sökülerek daha yüksek bir arazide yeniden kurulacak. Karısı Jeanle birlikte Kanadadan Mısıra gelen genç mühendis Avery Escherin yürüttüğü bu muazzam proje, Nil kıyısında hayatı her anlamda değiştirecek: Baraj kapağı açıldığında, diriler de ölüler de yerlerinden olacaklar. Köyleri sel basacak, mezarlar yerinden oynayacak.
Asvan projesi, sadece köyleri ve mezarları değil Jean ile Averynin dünyasını da yıkar: Çift, Mısır günleri bittiğinde, Toronto'ya ayrı yaşamak üzere döner. Avery mimarlık okuyacaktır. Jean ise Polonya göçmeni ressam Lucjan'ın baştan çıkarıcı cazibesine kapılacak, onun işgal Varşova'sına ait çocukluk hikâyeleriyle derinden etkilenecek, kendi kayıpları ve geleceğiyle yüz yüze gelecektir.
Tarihsel anlarla insan yaşamının sessiz mahremiyetini harmanlayan Kış Mezarı, hayatın vahşetinden mümkün olduğunca fazla şeyi kurtarmanın yollarını anlatıyor. Bir karı-kocanın birbirlerine yeniden kavuşmanın yollarını aramalarını; yerlerinden edilmiş ve köklerinden koparılmış insanları ve ulusları; hepimizin evimiz diyebileceğimiz bir yer bulmak için neler yaptığımızı anlatıyor. Karakterlerinin hem fiziksel, hem de duygusal dünyalarını son derece canlı bir şekilde betimleyen bu etkileyici roman, hatıraların kaçınılmazlığını, kaybın yıkımını ve sevginin onarıcı güçlerini gözler önüne seriyor.
Alışılmadık ve zorlayıcı güçte bir romancı (The Times) |