Kitap Tanıtımı |
70'li yılların son kış ayında başlayan, 80'li yılların ilk kış ayına kadar süren tutkulu bir hayat hikayesi. Umudun insana kattığı
değerler ve dibine kadar yaşanmış bir hayat. Girilen her yolda dönüm noktaları ve yol ayrımlarıyla dolu bir serüven. Ödenen ve
ödetilen bedeller, ne kadar uzağa gidilirse gidilsin yapılanlarla muhakkak yüzleşmenin verdiği acı tecrübeler...
"Umut aklından geçenleri duymadığı için mutlu hissetti kendini. Ancak insan böyle durumlarda sadece kendini kandırabilirdi.
Gerçeklerle yüzleşmeyi ertelemek, yalanların bittiğini göstermezdi. Oysa aldatan aldanırdı hep, yalan söyleyen yanılırdı. O da sakladıklarını ertelemenin hazzını yaşadı pervasızca. Bir an önce hayatla yüzleşmekti doğru olan, yoksa onları halının altına süpürmek miydi yanlışları anlamlı kılan? O, yalanlarını o kadar çok halının altına süpürmüştü ki, halı pislikten geçilmez olmuştu. Halıyı her kaldırışında bir yalan daha eklemişti geçmişine. Ama yine inandırıyordu insanları kendine. Geçmişi yalan yığını olan kişinin doğruları ne kadar olabilirdi ki? Bu yalanlar mıydı doğruları götüren, üç beş doğru muydu tüm yalanların üstünü örten? Umut, çok bilinmezli denklemler arasında kaybolmuştu. Onun umudunu her geçen gün yok eden çözemediği denklemler değildi elbet. Hayat bir matematik olsaydı, Umut'un çözemeyeceği denklem olamazdı. Ahu çok bilinmeyenli denklemler hazırlarken, bu sinir bozan dersin sadece matematikle ibaret olmadığını düşünememişti. Bu denklemi kim çözecekti? Kimin aklı yeterdi yalanlara..."
Yazar, kitabında üniversite son sınıf öğrencisi bir gencin seksenli yılların zor şarlarında başından geçen ailevi, siyasi ve sosyal çevresinde yaşadıklarını, o günlerde içinde bulunulan güncel olaylarla birlikte günümüz şartlarına uyarlayarak anlatmıştır. |