Kitap Tanıtımı |
Oyunlardan çok masallara düşkün, kelimelerin büyüsü- ne kapılmış, şiirle büyüyen küçük bir kız ve onun çocuk- luk umutları... Hayatın büyük sorularına yanıt aramak, yeni insanlar tanıyıp dünyayı keşfetmek, ama daha önemlisi ölümsüz bir şair olmak isteyen genç bir kadın ve gençlik tutkuları... Yol ayrımına geldiğinde, çocuk- luk ve gençlik hayallerine sarılmakla konforun rahat sularına kendini bırakmak arasında tercih yapmak zorunda kalan bir kadın ve çelişkileri, pişmanlıkları, seçimleri... Kırk Oda, hassas ve zarif diliyle hayat ve sanat üzerine derinlikli bir roman... Çocukluktan ölüme dek süren naif ve dokunaklı bir hikâye...
Gece esintisi odaya girerken pencere camında çırpınan perde ritim tutuyordu. Karanlığa doğru baktım. "Hâlâ orada mısın? Heey?" "Keşke," dediğinde esnediğini duydum. "Keşke pek çok kimseyi içine çeken tuzağa sen de düşmeseydin. Yaratmak için sanatçının çılgın bir hayat sürmesine gerek yoktur. Eğer bir mit haline gelmeyi hak ettiğini kanıtlayacaksan, tüm zamanını içinden gelen sese adamalı ve macera üretme işini gelecekteki biyografi yazarlarına bırakmalısın. Şunu unutma: Sınırlar dışarı doğru değil, içeri doğru zorlanır; ne kadar küçük bir yerde saklanırsan saklan, acı gelip seni bulacaktır; ve neşe... neşe daima bir şiir ötededir. Ayrıca küçük hayat diye bir şey yoktur, küçük insanlar vardır." |