Kitap Tanıtımı |
Selim, son bir defa yalvardı annesine : -Anne gitmesem olmazmı ? Sez ; verdiğinizin yarısını verin, onu yiyelim, bana yeter. Yeterki göndermeyin. Ne olur ! Hem bak, okulumda tatile girmedi daha. İki ayımız var. Halime kadın, gözyaşlarını saklayarak oğlunu kucakladı. Bağrına bastı. Kocasının sery bakışlarını gördü bir an m,nübüstekiİ -Korkma oğlum. Beş ay çabuk geçer. Sonra gene aramızda, yanımızdasın. Endişelenme ! Demesi kolaydı. Onu onbir yaşındaki Selim ‘e sormak lazım. Daha bu yaşta ; bilmediği yerlere, bilmediği mekanlara doğru yola çıkıyordu. Küçücük yüreği oldukça endişeli ! Yabancı yerler… Yabancı eller… Anadan, Babadan, hardeşlerden bırak beş ayı, beş saati bile ayrı düşünmekonu korkutuyordu. Bilmediği yerlerde, tanımadığı insanların yanına verilecekti. Ana yok… Baba yok… Başına bir şey gelse sahip çıkacak kimsesi yok. .. Çocuğun minnacık yüreğindeki, dünyayı bile yakabilecek yangını kimse anlamıyordu. (Tanıtım Bülteninden) ) |