Kitap Tanıtımı |
"27 Ekim 1947'de Hindistan askerlerinin Cammu ve Keşmir'in başkenti Srinagar'a uçaklarla inmeden önce başkentte, ardından da Keşmir'in büyük bir bölümünde denetimini sağlaması ve özellikle 1949'da Pakistan ve Hindistan arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra, Keşmir vadisinde göreceli bir sükûnet havası hâkim oldu. Artık dünya kamuoyunda Keşmir, üzerinde yaşayan Keşmir halkının bir sorunu değilmiş de Hindistan ve Pakistan'ın aralarındaki güç dengelerini ilgilendiren, hasımların bir diğerini zayıflatmak ve alt etmek için mücadele ettikleri bir savaş meydanıymış gibi bir algı ortaya çıkmıştı. İster Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarında olsun, ister yazılı ve sözlü medyada, isterse iki ülke arasında çıkan savaşlarda, Keşmir halkı göz ardı edilen, hatta bölgesel açıdan ikili, fakat uluslararası arenada çoklu bir satranç oyununun tamamen dışına itilen eylemsiz bir piyon gibi ortada kalakalmıştı. Yüzyıllardır baskı ve zulüm altında inleyen bir halk, tam özgürlüğüne kavuşarak özgürlük havasını teneffüs edecekken yeniden baskı ve şiddete maruz kalacaktı." |