Kitap Tanıtımı |
Alternatif medya, en kısa ifadesiyle kapitalist sistemin ve dolayısıyla neo-liberal politikaların kuşattığı, boğduğu, seslerini duymadığı, bastırdığı, parçaladığı, ayırdığı ve kendi gerçekliklerinden kopardığı insanların her şeye karşın hala insan olmakta direnerek verdikleri etik bir cevaptır. Bu cevap aynı zamanda cilalanmış, parlatılmış imgelerin sırlarının döküldüğü ve üstü örtülen, geçiştirilen istekler olarak birlikte yaşama, herkes için iyiyi isteme gibi hayata dair, hayatı paylaşmaya dair başka yolların mümkün olduğunun yüksek sesle dile getirildiği siyasal talepler toplamıdır. Ancak alternatif medya aracılığıyla dile gelen bu istekler, baskın olandan "talep edilen" istekler değildir, bir hak arayışıdır, toplumsal adalet arayışıdır. Dünyada içinden geçilen dönemin belirsiz ve tekinsiz pervasızlığında en başta ve hep insan olmaya tutunmaktır.
Kapitalizmin kendini sürekli yeniden ürettiği ve tüketimi, meta tüketiminin çok ötesine taşıyarak duyguları, düşünceleri, insani değerleri, ilişkileri, kişisel etiği, sevgiyi, saygıyı -hatta öz saygıyı- yalnızca toplumsal alanda değil bireysel alanda da dayattığı bir şiddet ikliminden sağ çıkmanın, sağlam çıkmanın, bireylerin inandıkları değerleri gündelik hayat pratiklerine aktarmalarının imkansızlaştığı bir zamanda, aynı anda başka bir dünyaya olan inancı diri tutmak için yazmaya, düşünmeye, tartışmaya devam etmek gerekiyor.
Bu derleme, bir yandan alternatif medyalar ve alternatif mecralar üzerine çalışan dünyanın önde gelen akademisyenlerinin teorik tartışmalarıyla karşılıklı konuşmalarına alan açarken bir yandan da farklı coğrafyalardan alternatif seslerin kendilerine açtıkları çatlaklardan seslerini duyurmalarına ve deneyimlerini paylaşmalarına zemin sağlıyor. Kısaca, yazmaya, düşünmeye, tartışmaya devam edenlere gökyüzüne birlikte bakılacak bir durak sunuyor. |