Kitap Tanıtımı |
Ne geçmişe aitti tam, ne gelecekten vareste. Hem geleceğe heveskârdı hem
geçmişe müptelâ. O'na göre 'geçmişi ve geleceği görmeye yarayan bir rasat
kulesiydi hâl'. Ve hâlin içinden uzaklara bakışlar atan, huzursuzca sağına
soluna dönen bir adamdı.
'Şiiri hayatına sindirmiş ince ve zarif ruhlu rüya adamlarının ön safında'ydı.
O'nun edebiyatımızdaki büyüsü, eskiyle yeni arasında hem yaratıcı hem yok
edici gerilimi, bir rüya diliyle anlatabilmiş olmasında yatar.
Bu çalışma Tanpınar'ın, eski-yeni, gelenek, kimlik, zaman, müzik, ölüm,
hayat, medeniyet, kültür gibi konulardaki düşüncelerini daha önce hiç
yapılmamış genişlikte karşılaştırmalı okumalar yoluyla ele alıyor.
Mehmet Aydın, Tanpınar düşüncesinin kılcal damarlarında, bir halkın
dünyadaki varlığına ve ne'liğine ilişkin korkunç girdaplara sahip kimlik
sorunlarını deşiyor.
Mehmet Aydın, hem doğudan hem batıdan sayısız düşünür ve yazarın
söyledikleriyle Tanpınar düşüncesinin yol haritasını önümüze seriyor.
Malraux, Heidegger, Burke, Tocqueville, Valéry, Paz, Hegel, Said, Pato ka,
Husserl, Unamuno, Habermas, Dostoyevski, Elias, Bergson, Proust, Weber,
Comte, Sâdık Hidâyet, Beşir Fuat, Yahya Kemal, Kemal Tahir, Oğuz Atay ve
Orhan Pamuk'la Tanpınar'a bakmak
Doğu ve batı bizi aynı anda iki millet haline getirmişti. Tanpınar, bu fikri hep
taşıdı içinde. Bir birey olarak kendisinin de, içinde yaşadığı toplumun da
zamana yayılan iç sıkıntısında bu olguyu görüyordu.
Kapaktaki fraklı fotoğrafı, işte bu iki milletin Tanpınar şahsında objektiflere
düşmüş görüntüsüdür.
Eski zevklerin adamı yeni arayışlar içinde umutlu ve mağrurdur.
Omuzlarının düşük olmadığı ender fotoğraflarından biridir bu.
Maziye tutkuludur Tanpınar, ama belki ondan da çok geleceğe |