Kitap Tanıtımı |
Askerlerin sıkı korumaları arasında at üstünde ilerleyen komutan belli olurken Kayı Alpleri "Ertuğrul Beyim Çok Yaşa! Ertuğrul Beyim Çok Yaşa!" nidalarıyla coşuyordu.
At üstünde sesleri duyan ve Ertuğrul Bey'i gören komutan dikkatle süzdü. Kayılar'ın etrafında etten duvar olduğu Ertuğrul'un Kayılar'ın beyi olduğunu Selçuklu komutanı anlamıştı.
Ertuğrul ve alpleri komutanın kalabalıkla gelişini gördüklerinde durmuşlardı. Tuğrul Bey Ertuğrul Bey'in kolundaki sıyrıklarla ilgilenirken Ertuğrul Bey eliyle Tuğrul Bey'in durmasını işaret etti. Komutan epeyce yaklaşmıştı, hemen temiz giyimli uzun sakallı bir Selçuklu askeri koşar adımlarla Ertuğrul Bey'e yaklaştı. Tek dizinin üzerine çöken asker Ertuğrul Bey'e bakarak komutanı takdim etti.
"Es Sultanül Azam, Es Sultanül Galip Alaaddin Keykubat Hazretleri"...
Ertuğrul ve alpler şaşırmıştı. Bir an duraksadılar ve birbirlerine baktılar. Takdim ile birlikte cenk meydanında bir sessizlik oluştu. Meğer koskoca Sultan Alaaddin bizzat ordusunun başında gelmişti. Üstelik ordusu müşkül durumdayken Kayılar'ın desteği sayesinde yenilmemişti.
Kayıların bir kısmı 1200'lü yıllarda Sungur Tigin ve Gündoğdu Beyin başını çektiği bir bölükle Ahlat'a dönmek üzere ayrılırken, Ertuğrul ve ona inananlar batıya yöneldiler.
Ertuğrul Bey'in önderliğindeki Kayıların ayrılıktan sonra Bizans sınırına göçlerini, Sultan Alaaddin Keykubat ile ilişkilerini ve Bizans sınırında yaşadığı dönemi ele alan tarihi bir kurgu. |