Katiller, Sanatçılar Ve Teröristler
ISBN 9789755394312
Yayınevi Ayrıntı Yayınları
Yazarlar
Kitap Tanıtımı Acaba katiller, sanatçılar ve teröristlerin birbirlerine ihtiyacı mı var? Biri olmadan diğeri varlık koşullarını önemli ölçüde yitiriyor mu? Frank Lentricchia ve Jody McAuliffe, Katiller, Sanatçılar ve Teröristlerde sanatsal yaratıcılık ile şiddet, hatta politik terör arasındaki rahatsız edici yakınlığı ele alıyorlar. Tartışmaya ABDyi sarsan 11 Eylül saldırılarıyla başlıyorlar. Besteci Karlheinz Stockhausenin Dünya Ticaret Merkezinin yıkılışını büyük bir sanat eseri olarak tanımlamasıyla ortaya çıkan skandalı ayrıntılı olarak çözümleyen Lentricchia ve McAuliffe, politik aşırılık ile avangard sanatsal hareketlerin en azından son iki asırdır nasıl birbirlerini beslediklerini göstermeye girişiyorlar. Katiller, Sanatçılar ve Teröristler, birçok romantik edebi görüşün altında Batının dehşet uyandırıcı ekonomik ve kültürel düzenini yok etme arzusunun bulunduğunu açığa çıkarıyor. İlginçtir, terörizmin de arzusu aynı... Lentricchia ve McAuliffe, bu romantik ve yıkıcı geleneğin bayrağını suçlularla teröristlerin devraldığını iddia ediyorlar. Yazarların geleneklere aykırı yaklaşımı, Dostoyevskinin Suç ve Cezası ile Martin Scorsesenin Komedi Kralını eşleştirirken, Bret Easton Ellisin Amerikan Sapığının kahramanı ve gerçeküstücü sanatçı Joseph Cornell ile Unabomber arasında bağ kuruyor. Yazarlar, Don DeLillo, Joseph Conrad, Francis Ford Coppola, Jean Genet, Frederick Douglass, Herman Melville, J. M. Synge ve daha birçok yazarla film yapımcısı arasındaki kurgusal diyaloglar aracılığıyla sanat kültürünün ne kadar da umutsuz olduğunu anlatmayı hedefliyorlar. Kitap, Heinrich von Kleist ile 11 Eylül saldırısının faillerinden Muhammed Atta arasındaki kurgusal bir sohbetle sona eriyor. Bu sohbet aslında Kuzey-Güney, Merkez-Çevre, Batı-Doğu ayrımlarında ifadesini bulan bir ilişkiyi de açığa çıkarıyor. Merkezle çevre ülkeler arasındaki çatışmaya ayrıntılı bir şekilde değinilen kitapta emperyalizmin yayılmacılığının ardındaki hayranlığa vurgu yapılıyor: Conradın Avrupa emperyalizminin amaçlarını tasvir etmek için kullandığı çarpıcı ifadeye göre (iğrenç olana duyulan hayranlık), Batı iğrenç addettiği şeye (Doğuya) duyduğu hayranlık yüzünden kaçınılmaz olarak kendi sorunlarını Beyruta ya da Vietnama taşır.