Kitap Tanıtımı |
“Ezgileriyle büyülendiğimiz Erdal Güney, her ne kadar tevazu gösterip ‘kendi cazibesiyle gelen öyküler’ dese de, yazının dilini müzik gibi akıcı, sinema gibi görsel ve arkadaşlık gibi şenlikli bir hale getirdiği öyküleriyle de büyülüyor bizi. Eskisinden yenisine, büyüğünden küçüğüne, sırlısından yalınına, üzgününden güldürüşlüsüne okuduğumuz pek çok kasaba öyküsüne, hak’katen neşesiyle, hüznüyle 32 kısım tekmili birden Kasabanın Akşam Halleri de ekleniyor şimdi. Üstten bakmayan, kasabanın içinden gelen, insanlık hallerinin kıymetini bilen, içi gülen, içten üzülen, sıcak, dedikoduları rivayete dönüştürüp acısını alan, en güzeli de kasaba edebiyatımıza ve öykücülüğümüze yepyeni, şimdiden unutulmaz karakterler kazandıran, şimdilik onsekiz ama devamı sökün edecek öyküler derim. Ben sevdim, eller okusun!” Haydar Ergülen “Erdal Güney’in Kasabanın Akşam Halleri’ni okuyun. İçinden türküler, şarkılar geçen hüzünlü hikayeler yazmış. Kasabaların ancak orada yaşayanların iyi bildiği kederiyle sarılmış neşeli hikayeler. Güney’in sesinden bildiğimiz türküler gibi, ‘kendi cazibesiyle gelen sular’ gibi, eski şarkılar gibi… içli, tanıdık ve usta işi hikayeler bunlar.” Ercan Kesal “Erdal Güney’in kasabasına akşam bir dünya iniyor. Lafın gelişi değil, Robert De Niro bile bu kasabada kendine bir yer buluyor. Doktorası sinema üzerine olduğundan belki de okurken insanın zihninde bir kamera evlerin üzerinden yükseliyor, çay ocağına yaklaşıyor, sıklıkla fona neşeli bir müzik giriyor. Hasret kaldığımız o gülücükleri oturtuyor insanın yüzüne. Sadece okuru değil kasabanın sakini olmak istiyor insan. Sıkıştığımız kentli dünyamızdan çok daha fazla bir hayat var bu kasabanın akşamlarında.” Ayşen Şahin (Tanıtım Bülteninden) ) |