Kitap Tanıtımı |
İnsanoğlunun bilinen beş duyusu vardır. Bu duyularımız dış dünyayı algılamak içindir. Bu duyulara dışa dönük duyular da diyebiliriz. Peki insanoğlu sadece dış dünyaya mı ihtiyaç duyuyor? Tabi ki hayır. Her bedenin içinde bir de iç dünya gizlidir. İşte bu iç dünyayı algılayabilmek için, tıpkı dışa dönük duyular gibi içe dönük duyularımızın da olması gerekmektedir. Her dışa dönük duyunun karşılığında bir içe dönük duyu vardır ve bunların en önemlisi de İçgözdür. Bu duyu Doğu Mistizminde Üçüncü Göz diye geçer. İçgöz en önemli içe dönük duyudur; çünkü insanın kendi iç dünyasını tanıması bu duyu sayesinde başlar. Diğer iç duyuların harekete geçmesi için içgözün açılmış olması gerekir. Şöyle basit bir örnekle açıklayabiliriz bu durumu. Evlerimizde bir ana şartel bir de her bir oda için ayrı ayrı şarteller vardır. Apartmanımızdaki elektriğin evimize giriş yapabilmesi için bu ana şarteli açmamız gerekmektedir. İşte o zaman her oda için ayrı ayrı yapılan şarteller anlam kazanır. O ana şartel içgözdür. İç gözü açmazsak iç dünyamızdaki diğer duyulara elektrik gönderemeyiz ve onları harekete geçiremeyiz. (Tanıtım Bülteninden) ) |