Kitap Tanıtımı |
Mardinin dağ köylerinden İzmire uzanan hüzün, hayal kırıklıkları ve umudun birbirine karıştığı farklı bir roman Kardelen ve Mum. Silteı ve Arıf ile başlayan roman birbirinden farklı karakterlerle içine sürüklüyor. Küçük bir
kadının halkalı şekeri alıp koynuna gizlice sokmasının heyecanıyla bir tüccarın kurduğu fabrikadaki makinelerin çalışmasından doğan heyecanının aynılığı şaşırtıyor insanı.
Romanda para ile yoksulluk, güç ile güçsüzlük iç içe geçmiş aynı hayat gibi
Bir ilk roman olmasına şaşıracağınız bir kitap elinizdeki. Hasan Ekenin akıcı üslubuna bir anda alışacak, karakterleri özleyeceksiniz okurken, bazen kızacaksınız yazara bu adamın hikayesinin devamı ne diye
Ama en çok keyif alacaksınız, dinlerin iç içe geçtiği benzersiz bir iklimde dolaşırken, bilmediğiniz belki de kendi toprağınız olan Mardinin insanlarını okurken.
Bir-iki ay kadar yatan Letto kalktı, hasta yatağından sonunda. Buruktu, üzgündü ve halsizdi. Hasta yatağında neredeyse hiçbir şey yememişti. Toprağından sökülen bir kır çiçeği, bir belezeızk gibi günler geçtikçe solmuş ve güçsüzleşmişti. Kalktığı sabah tüm saçı döküldü, kafası ellerinin ayası gibi tüysüz, dazlak kalmıştı. Sanki kuruyan
yaprakları dökülen, kuru sarı bir gül goncasının arta kalanı gibiydi. Herkes şaşırmıştı bu işe.Dazlak kafasını bir yemeniyle kapattılar. Tekrar saçları göğerdi. Ama artık sarı değil siyah bir saçtı.
Gür, uzun ve kıvırcık değil, düz kısa ve seyrekti. O saça da kına yaktılar. Kızıl rengi artık sevmişti Letto.
...
Güneydoğumuzda nice insan çetin doğa koşullarıyla düello, töre koşullarına ise biat eder. Kardelen ve Mum bu olguyu ustalıkla irdeliyor. Yapıtta bir plato görevi üstlenen Derik'in suyunu içmiş, havasını solumuştum; bu ilk roman beni zaman tünelinde elli yıllık bir safariye de çıkardı. Yazar Hasan Eken'in varsıl bir iç dünyası, söyleminde yer yer dengbej vuruculuğu ve akıcı bir üslubu var. |