Kitap Tanıtımı |
Şairler Şiirin Gücüne İnanmıyor
Kimi zaman çeşmeler
Karagözü bile şairleştirirler
Ve Karagöz söz arasına sıkıştırır
"Acemi sakaların elinden neler çeker horhor çeşmeleri"
Of Hay Hak!
Perde Gazelimiz Serkan Işın'ın görsel şiiriyle açılıyor. Bu sayımızın şairleri Vural Kaya, Üsame Söylemez, Emre Öztürk, Bülent Keçeli, Atakan Yavuz, Özgür İren Bayram, Betül Aydın, Özgür Ballı, Yunus Emre Altuntaş ve Hakan Şarkdemir (2 şiir).
Karagöz'ün Faslında Osman Özbahçe ve Necip Tosun'un iyi çalışılmış iki yazısını sunuyoruz. Özbahçe, "Edebi Sanatların Yapısı" başlıklı yazısında edebi sanatlarla imgenin farkı üzerinde duruyor. Hayal ve imge kavramlarını birbirine karşıt bir kavramlaştırma içinde ele alan Özbahçe, hayali edebi sanatlarla imgeyi yaşantıyla izah ediyor. "İmge hayal değildir. İmge hayalin tam karşıtıdır. Zıddıdır. Dahası imge hayali bozar, ortadan kaldırır. İmgeyi hayal dolayımında tanımlayanların yapamadıkları tanım Modern Şiirdir. İmgenin hayalden farkı, Modern Şiirin Klâsik Şiirden farkıdır. İmge tarihsel süreç içinde parça parça oluşmuş bir edebi sanat değildir. Modern şiirin getirdiği yeni bir bakış açısıdır. Bu açı (imge) modern şiirin estetik yapısına içkin tanımlayıcı ve vazgeçilmez bir unsurdur. Modern şiirin kendisi bir yeniliktir. İmge bu yeniliğin yol açtığı yeni bir sonuçtur" diyen Özbahçe imge ve bilinç akışı başlıklı yazılarına devam ediyor.
Necip Tosun, Doğu edebiyatının tarihini ortaya çıkaran mükemmel bir özet sunan yazılarına devam ediyor. "Doğu Edebiyatının Başyapıtlarından: Binbir Gece Masalları" başlıklı yazısında Necip Tosun, Birbir Gece Masalları'nı inceliyor. Hikâye sanatına katkılarını değerlendiriyor. Binbir Gece Masalları'nı,"günah ve sevabın, hainlik ve sadakatin, cinler ve insanların yan yana, iç içe resmedildiği, hayat verildiği" büyük bir insanlık fotoğrafına benzeten Tosun, bu fotoğrafta hiçbir unsur rastgele bir araya gelmez, "büyük bir uyum, sonsuz bir derinlik, çarpıcı zıtlıklarla ince ince" işlenir diyor.
Ara Fasılda Atakan Yavuz, İdris Ekinci ve Yusuf Turan Günaydın'ın yazıları var. Şiir, her çağda çarpışmaya hazır bir savaşçı kadar güzeldir diyor Atakan Yavuz. Şiirin hakikati ve adaleti yadsıyan çağa cevabı "savaşa hazır" durmasıdır. "Çağın imgeleri Sartre'ın dediği gibi hakikati tamamen yadsır, yok sayar. Tıpkı Homeros'un adalet kavramını da ima eden amymon kelimesinin yazıya geçirilirken 'suçsuz' olarak çevrilmesi gibi. Oysa kelimenin tam karşılığı 'çarpışmaya hazır bir savaşçı kadar güzel'dir. Şiirin bazen ileriye, bazen de geriye -yazı, akıl, dil ve bilinç öncesine- doğru koşmasının sebebini de masumiyet talebinde değil -şiirsel- adalet talebinde aramak gerekir. Onun her çağda ve her formda 'çarpışmaya hazır bir savaşçı kadar güzel' olmasını da."
İdris Ekinci, Orhan Veli'yi yazdı. Şairin bütün yazılarını esas alarak şiire yaklaşımını değerlendirdi ve Şairin İşi diyen Orhan Veli'ye sordu: "Nedir Şairin İşi?"
Yususf Turan Günaydın yine tarihin karanlıklarından iki belge çıkardı: İsmail Habib Sevük'e değerli şairimiz Abdülhak Hâmit Tarhan'ın yazmış olduğu ve yayınlanan mektuplarında bulunmayan bir mektubunu yayımlıyoruz. İkinci mektupsa Julius Germanus'a ait.
Temaşa bölümümüzde daha çok hikâye yayımlamaya başladık. Bu sayımızda Hayriye Ünal, Müzeyyen Çelik, Mustafa Çiftçi, Doğukan İşler, Erman Akçay, Barış Akbalı ve Yılmaz Yılmaz'ın hikâyelerini bulacaksınız.
Ara Fasıl Suvare ve Matinede Yavuz Altınışık Kelebeğin Rüyası'nı yazdı. Kimin bu kelebek, bu rüya dedi. Bizim pek rüyamıza benzemiyor.
Hakan Şarkdemir ve Erman Akçay'ın illüstrasyonlarıyla, bizden bu seferlik de bu kadar.
İndim dere beklerim
Fındık dalı eklerim
Yedi yıldır çalıştım
Vah benim emeklerim |