Kitap Tanıtımı |
Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ersin ÇELİKBAŞ, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vedat KELEŞ ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Arş. Gör. Alper Yılmaz’ın editörlüğünü yaptığı Hadrianoupolis Serisi 1: Paphlagonia Hadrianoupolis’i (2010-2014 Sezonları) adlı Arkeoloji, Tarih, Sanat Tarihi öğrencileri ve arkeolojiye ilgi duyanların yanı sıra bilim dünyası için son derece önemli olan bu kitap Bilgin Kültür Sanat Yayınları tarafından 2020 yılında okuyucuların beğenisine sunuldum. Kitap, kısa bir önsözün ardından bir giriş, Hadrianoupolis Antik Kenti’nde gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda elde edilen verilerden yola çıkılarak hazırlanmış on kitap bölümü, geçmiş yıllarda kazı çalışmalarına katılmış olan kişilere ithafen bir teşekkür bölümü ve kaynakça bölümlerinden oluşmaktadır. Yazarlar, kitabın önsözünde Karabük İline bağlı Eskipazar İlçesi’nin tarihi geçmişini, burada gerçekleştirilen araştırma, kazı çalışmaları ve bu çalışmalar neticesinde elde edilen veriler ışığında hazırlanan kitabın amacını ortaya koymuşlardır. Giriş kısmında ise (s.1) Karadeniz arkeolojisi üzerine bilimsel araştırma ve kazıların yetersizliği ve Hadrianoupolis Antik Kenti’nin bölge tarihini aydınlatması açısından önemli bir konumda olduğu konusu üzerinde durmuşlardır. Kitabın birinci bölümü (s.3-8) “Tarihi ve Lokalizasyonu” adlı bölümdür. Bu kısımda Hadrianoupolis Antik Kentinin konumu, yayılım alanları, territoryası, coğrafi özellikleri, tarihsel süreçteki yeri ve önemi, ayrıca kentte yer alan yapılar hakkında bilgiler yer almaktadır. Yazarlara göre Hadrianoupolis, Hristiyanlar açısından önemli bir din merkezi konumundadır. Kitabın “Hadrianoupolis Kazıları ve Kentteki Bilimsel Çalışmalar” adlı ikinci bölümü, (s.9-10) antik kentte geçmişten günümüze yapılan bilimsel araştırmalar, yayınlar, farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirilen Restorasyon - Konservasyon ve kazı çalışmaları hakkında bilgiler sunmaktadır. Yazarlar bu çalışmaları kronolojik olarak kaleme almışlardır. Kitabın üçüncü bölümü olan “Hamam A’nın Mimarisi ve Hristiyanlık İnancının Yıkanma Üzerindeki Etkileri” adlı bölüm (s.13-32) sekiz başlıktan oluşmaktadır. Yazarlar, bu bölümde Hadrianoupolis Antik Kenti’nde yer alan Hamam A yapısının bölümleri, işlevleri, yapım evreleri ve dönem özellikleri hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır. Birinci kısımda hamamın Vestibulum (salon), ikinci kısımda Latrina (tuvalet), üçüncü kısımda Frigidarium (soğukluk bölümü), dördüncü kısımda Tepidarium (ılıklık bölümü), beşinci kısımda Caldarium (sıcaklık bölümü), altıncı kısımda yapının elde edilen veriler ışığında tarihlemesi, yedinci kısımda Erken Bizans Dönemi’nde yıkanma ve hamam mimarisi konularında bilgi verdikten sonra sekizinci kısımda yapı hakkında genel bir değerlendirme ve sonuç metni kaleme almışlardır. Roma dünyasında yıkanma geleneklerinin mimari yapılara yansımaları, doğal su kaynaklarının kullanımı, tuvalet ve temizlik kültürleri ve hamamlarda geçirilen zamanın sosyal yaşamın birer parçası durumunda olması gibi çeşitli konular da değinilen konular arasındadır. Dördüncü bölüm, “Hamam B” adlı hamamın sıralı olarak altı mekanı, değerlendirme ve sonuç şeklinde yedi başlıktan oluşan bölümdür (s.33-44). Yazar, hamamın muhtemel bölümleri, yerden ve duvardan ısıtma sistemleri, mozaikleri, yıkanma kültürü ve mimari plastik parçalar ışığında olası görünümü hakkında önerilerde bulunmaktadır. Yazara göre hamam altı bölümden oluşmaktadır. Ayrıca hypocaust payelerinin bir bölümünün künklerden teşkil edilmiş olması, caldarium ve tepidarium bölümlerinde tespit edilen “spacer tubes” varlığı, mozaikler ve kazılar sırasında ele geçen buluntular değerlendirildiğinde yapının MS. 6-7. yüzyıllar arasına tarihlenebileceğini belirtmektedir. Beşinci bölümde “Dört Nehir Kilisesi (Kilise B)” konusu işlenmektedir (s.45-88). On dokuz başlıktan oluşan bölümde yazar tarafından kilisenin konumu, mimarisi, mozaiklerin şekil ve konu bakımından incelenmesi, mimari plastik parçalar ve bu parçaların benzer örneklerinden yola çıkarak tarihlendirilmesi, yapım malzemeleri, Hristiyanlık tarihi açısından mozaik betimlemeleri ve süsleme özellikleri konusunda geniş bir yelpazede bilgi verilmektedir. Yazar, Kilisenin detaylı olarak değerlendirilmesi neticesinde MS. 5-6. yüzyılda inşa edildiğini, üç nefli bazilikal planlı olduğunu, doğusunda dışa taşkın yarım daire şekilli apsis, batısında da dikdörtgen biçimli iki nartheks bulunduğunu ifade etmektedir. Ayrıca kilisenin naos, bema ve apsis kısmının mozaiklerle süslenmiş olduğu yazar tarafından özellikle belirtilmiştir. Altıncı bölüm, “Chora Kilisesi (Kilise A)” adlı bölümdür (s.89-152). On yedi başlıktan oluşan bölüm özelinde yazar, kilisenin bazilikal planlı, üç nefli, dışa taşkın yarım daire şekilli apsisi olan, batısında dikdörtgen biçimli nartheks ve apsisin batısında dikdörtgen bir alanı kaplayan üç yönden templon ile sonlanan bir bema’ya sahip olduğunu belirtmektedir. Kilisenin tüm bölümleri mozaiklerle süslenmiş olmakla beraber mimari plastik parçalar, süsleme detayları, yapıda kullanılan malzemeler ve ele geçen buluntular gibi çağdaş örnekleri ışığında kilisenin MS. 5-6. yüzyılda inşa edildiği dile getirilmektedir. Kilise mimarisinin tarihsel süreçteki etkileşimler neticesinde geldiği son nokta, hristiyanlar açısından önemi, mozaiklerde işlenen konular ve sahneler Hadrianoupolis’in din merkezli karakteristik özelliklerini belirleyen önemli ögeler olarak ön plana çıkmaktadır. Yedinci bölümde “Yeni Veriler Işığında Geç Roma Konutu (Domus) Hakkında Değerlendirmeler” başlığı altında (s.153-164) yazarlar, konutun coğrafi yerleşimi, mimarisi, mozaik süslemeleri, mimari plastik parçaları, duvarlarında mevcut olan freskolar ve konut bölümlerinin işlevleri hakkında değerlendirmelerde bulunmaktadır. Buna göre konutun 1 nolu odasının atrium (salon), 2 nolu bölümünün culina (mutfak), 3 ve 5 nolu odaların işlevinin ne olduğu konusunda herhangi bir tahmin olmadığı, 4 nolu odanın triclinium (ziyafet odası), 6 nolu odanın cubiculum (yatak odası), 7 ve 8 nolu odaların depolama birimleri olabileceği, oda 8’in yapıya sonradan eklenen ancak işlevinin bilinmediği ve son olarak oda 9’un lararium (Lar adı verilen ve evlerin içini koruduğuna inanılan tanrıya adanmış kutsal alan) olabileceği yönündeki değerlendirmeler mevcuttur. Konut, dönemin yaşam standartları açısından önemli bilgiler sunmakla beraber freskolar, mozaikler ve süsleme ögeleri, sanat anlayışı ve sosyal yaşam hakkında önemli veriler sunmaktadır. Sekizinci bölüm, “Eski Çağ ve Geç Antik Dönem Yazıtları Işığında Bir Paphlagonia Kenti: Hadrianoupolis” adı ile başlamaktadır (s.165-170). Hadrianoupolis’in kronolojik olarak kuruluş aşamasından, yerleşim yeri olmaktan çıktığı dönem aralığını yazıtlar üzerinden değerlendiren yazar, MÖ. 25 yılında Galatia eyaleti kurulurken Eskipazar ile Karabük arasında bulunan bölgede yaşayanların, eyaletin kuruluş aşamasında eyalete dahil edilmediği ancak MÖ. 5 yılında Bithynia ve Paphlagonia bölgeleri sınırında yaşayan ve kendilerine eyalete sonradan eklenenler anlamında Kaisareis Proseilemmeneitai denildiğini ve bu bölgede bir yerleşim yeri kurduklarını dile getirmektedir. Yine Paphlagonia sınırları içerisinde yer alan fakat farklı yerlerde tespit edilmiş yazıtlardan yola çıkarak imparatorlar, kutsal alanlar ve kültler hakkında çıkarımlarda bulunmaktadır. Bölüm dokuz, “2010-2014 Yılları Sikke Buluntuları” adıyla kaleme alınmıştır (s.171-190). Yazar, sikke buluntuları özelinde Hadrianoupolis’in çevre kentlerle olan ilişkilerini, kentin nümizmatik verileri ışığında tarihsel süreçte geçirdiği evrelerini, sikkeler üzerinde betimlenen imparatorlar ve lejand eşliğinde kentin siyasi tarihini ve kültlere sahip olup olmadığını değerlendirmiştir. Kentte ele geçen sikkeler üzerinden istatistiki veriler elde edilmiş, dönemin dini, sosyal ve ekonomik durumlarına dikkat çekmiştir. Sikkelerin birimleri, lejandı, üzerindeki betimlemeler, kalıp yönleri ve ağırlıkları gibi detaylı bilgilere katalog çalışması şeklinde yer verilmiştir. Ayrıca elde edilen bilimsel veriler ışığında kentin tarihinin MS. 4. yüzyıl ile MS. 8. yüzyıl aralığına tarihlendiği yine yazar tarafından somut örneklerle açıklanmıştır. Onuncu bölüm,”2010-2014 Yılları Restorasyon-Konservasyon Çalışmaları” başlığıyla kaleme alınmıştır (s.191-202). Yazarlar, kent genelinde belirli tarihlerde gerçekleştirilen restorasyon-konservasyon çalışmalarını kronolojik olarak toplam beş başlıkta değerlendirmiştir. Farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirilen uygulamalar, kent genelinde yapıların günümüze ulaşabilmesine yardımcı olmuştur. Ayrıca yapı ve mimari plastik parçalar özelinde uygulanan koruma yöntemleri detaylı olarak anlatılmış, geleceğe dönük olarak planlamaların yapıldığı anlatılmıştır. Bitki temizliği, derz, bordür, mekanik temizlik, kimyasal temizlik ve yapılarda keeping uygulamaları konusunda açıklayıcı anlatımlar yer almaktadır. (Tanıtım Bülteninden) ) |