Kitap Tanıtımı |
Titanik, 15 Nisan 1912
İki olağanüstü kadın. Korkunç bir gece.
Sırlarla dolu bir ömür.
"Gerçeğin peşinde bir ömür süren arayışın sarsıcı ve sürükleyici hikâyesi. Kaptanın Kızı'na bayıldım." -Rachel Hore, The Memory Garden'ın yazarı
BİR KADININ KALBİNDEKİ SIRLAR OKYANUSTAN DAHA DERİNDİR.
VE ÇOĞU ZAMAN EN BÜYÜK VURGUN EN BEKLENMEDİK ANDA YENİR.
May Smith, kocası Joe ve bebeği Ellen ile birlikte Titanik'in basamaklarından çıkarken büyülü bir yolculuğun onu beklediğinden emindi. Bolton'ın arka sokaklarından fırsatlar diyarına, Amerika'ya gidiyorlardı. Fakat o soğuk ve uğursuz gecede, "batmaz" denilen Titanik bir buzdağına çarptığında, May'in hayalleri de okyanusun sularına gömüldü.
Batan gemiden son anda kurtulup filikaya binen May, kocasını ve kızını gözden kaybetmişti. Dünyanın sonu gelmişti. Birkaç dakika sonra Kaptan Smith, filikaya uzanıp battaniyeye sarılı bir bebeği May'e uzattı. Karanlıkta kızına kavuşmanın sevinciyle yaşama tutunan May'in en yakın tanığı Celeste oldu. Annesinin cenazesinden dönen Celeste, gemiden kurtulmanın şaşkınlığı içinde May'e sığındı.
Kader ortağı iki kadın, korkuyla geminin batışını, insanların ve umutların yitişini izlerken, her şeyin sonsuza dek değiştiğinin farkındaydı. Geçmişleri, sosyal sınıfları ve hayata bakışları farklı olsa da, bu büyük felaketten kurtulan iki kadının yolu bir daha ayrılmamacasına birleşti. May'in korkunç bir gerçeğin farkına varması ise hem ikisinin, hem de birçok insanın hayatını geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirecekti. |