Kitap Tanıtımı |
Karanlıkta türkü çokça çığrılır. Her köşeden bir köyün havası, ufak ufak yayılıyor. Gide gide arpa yiyen seçiliyor. En oturaklısı en makamlısı ötekilerini bastırıp herkese dinletmeye başlıyor. Gurbetin, yolun yolculuğunun elinin bastonudur türkü. Ne canım şeydir türkü sen bilirmisin. Dağlar, yollar, kaderleri bitmezmiş Türkü olmazsa. Türküyü çığıranda, onu dinleyende, hemen bir önceki ruh durumundan sıyrılır. Hele bunların, hele hapishanelerin, hele karakolların, hele yolların hele yolların şifasıdır Türkü. Yanık bir ses, herhal yanık bir babayiğitten geliyor olmalı. Karanlıkta göremiyoruz ki. Değerlendirmemiz, yüzünü boyunu görmeden, sesinin davudi ve de eksiksiz söyleyip makamını yerine getirmesinden ileri geliyor. Ses yükseldi. İskilip üstünde de anam bir kara bulut... Asmaya götürüyorlarda, üç baba yiğit... aman yarabbi bu nasıl ses bu nasıl makam. Neredeyse belimizi kırıp hışır edecek. Elde kahpe dölü çok. Bırakmıyorlar ki, bu babayiğit okuyupta bitirsin. Başka köşeden o köşeye, bir hücum bir alamet öte ucu görünmez...
(Arka Kapak) |