Kitap Tanıtımı |
Kapılar yaşamımızın ayrılmaz parçalarıdır. Kim bilir farkında olmadan günde kaç defa kapı açar, kapı kapatırız? Her varlık hakîkate açılan bir kapıdır bu âlemde. Taşlar, bitkiler, hayvanlar ve insânlar gayb ile şehâdet arasında birer kapıdırlar. İnsân ise bu kapıların en anlamlısı, en önemlisi ve en özelidir. Çok katmanlı/katlı yapısıyla son kapısı Allaha açılan- kapı üstüne kapıdır insân. Önce Şerîat, sonra sırasıyla Tarîkat, Hakîkat ve Marifet kapıları vardır insân için. Bu kapıları edeble çalan ne mahrum olur, ne mahzun.
Kapıların dili olsa da konuşsa deriz bazen. Kimler gelmiş kimler geçmiş hayatlarından bir bir anlatsalar. Hz. Aliye kalkan olan Hayber Kalesinin kapısı da bunlardan biridir. Kolay değil elbet, Hayberin kapısını sökmeden Haydar olunmuyor demek. Âlemde dili olan tek kapı ise insândır. Şifrelidir insânın kapısı çoğu zaman; içeriden açılmazsa dışarıdan zorlamaya gelmez.
Varlık sahnesinde görünür görünmez kapılar ne kadar çok olsa da, hepsinin tek bir anahtarı vardır. O da Fettâhdır. Birlik Dükkânının kapısı Fettâh ile açılır. Sana anahtarı veren, Seni kapının ardında bekliyorum diyendir. Bu âlemin duvağını kaldırmadan Vuslata kapı açmak ise ancak hayâldir. İnsân, bu âlemin gözbebeğidir. İnsâna sığabilene âlem, âleme sığmayana insân denir. Öyleyse kapılar kapanmadan, nefesler tükenmeden, Güneş, Ay ve yıldızlar solup savrulmadan zamanın kıymetini bil ey Tâlib! Unutma ki burada gözü aydın olan ötede de aydın olacaktır; burada açılan kapı ötede de açılacaktır. |