Kitap Tanıtımı |
Türkiye’de yerel yönetimler (mahalli idareler) Tanzimattan günümüze merkezi yönetimlerin politik konumlanışları ve dönemin gereklilikleriyle sürekli olarak dönüşüme uğramıştır. Ancak değişmeyene dair konuşacaksak eğer -aksi pek çok sözleşmeyle taahhüt altına alınmış olmasına rağmen- yerel yönetimlerin tariflerde sıklıkla rastlanılan 'demokrasinin beşiği' olma iddiasını tahsis edecek ne yetkileri ne de yerinden yönetim ilkesine uygun bir şekilde düzenlemeleri olmuştur. 1982 Anayasası’nda 127. Maddede tariflenmektedir mahalli idareler; 'Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, genel kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.' Bu maddeyi okuduğumuz zaman yerel yönetimlerin idari birimlerinin varlık nedeninin herhangi bir ayrım gözetilmeksizin o coğrafyada yaşayan halkın ihtiyaçlarını karşılamak olduğu fikrine kapılabiliriz. Ancak biliyoruz ki böylesi herkese eşit mesafelenen geniş tanımlar eşitliği inşa etmekten ziyade ayrımcılığı teşvik etmektedir. Zira uygulamalar göz önüne alındığında burada kastedilen 'halk'ın erkek, Müslüman, sünni, sağlıklı, heteroseksüel, natrans bir halk olduğunu iddia etmek kimseyi şaşırtmaz. Şaşırmayız çünkü kentlerin toplu taşıma hizmetlerini kullanırken hemen hemen translara rastlanmaz, şaşırmayız zira alevi köylerine cem evi açılmaz, şaşırmayız çünkü kentin sokaklarında sakatlara rastlanmaz. Ancak bir hukuk devleti içinde bulunduğumuz durumun aksine taraf olduğu sözleşmelere bağlı olmakla, anayasaya bağlılığıyla, vatandaşlarına karşı görev ve sorumluluklarıyla devletliğini öne sürebilir. Yerel Yönetimler söz konusu olduğunda Türkiye’nin de Ağustos 1949 katıldığı Avrupa Konseyi oldukça önemlidir. Birliğin amaçları arasında şunlar sıralanabilir; üye ülkelerde yerel ve bölgesel demokrasiyi ve bu yönetimlerin özerkliğini güçlendirmek, yerel ve bölgesel yönetişimi iyileştirmek, Avrupa'daki bölgelerarası ve sınır bölgeleri arasındaki işbirliğini geliştirmektir. Kongre, 1985 yılında yerel yönetimler için bugün en önemli referans metni sayılan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı (AYYÖŞ) kabul eden kuruluştur. Türkiye de AYYÖŞ’ü bazı çekincelerle kabul ederek 1/4/1993’den itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe koymuştur. Türkiye AYYÖŞ’ün gereklerini yerine getirmesi amacıyla 2004- 2005 yıllarında kabul edilen kanunlar ile, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişkilerde bazı değişiklikler getirilmiş, kabul edilen yeni mevzuata göre yerel yönetimlerin sorumlulukları toplumun sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sunulmasını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Kongre’nin yayınlamış olduğu bir diğer önemli metin ise Avrupa Kentsel Şartı’dır. Bu şartın gerekliliklerini yerine getiren yerel yönetimler çeşitliliği desteklemeli, çoklu kimlikleri ve kültürleri bir araya getirerek bunların karşılıklı olarak birbirlerini zenginleştirmesinin olanaklarını yaratmalı, yerel düzeyde katılım hakkı, referandum ve doğrudan katılım yollarını izlenmeli, çevre, konut ve ulaşım konularında sosyal eşitlik talepleri dinlenmelidir. Gökkuşağı Şehirler Ağı 30’u aşkın belediye ile hem AYYÖŞ, Avrupa Kentsel şartını yerine getirmeye çalışmakta hem de LGBTİ politikalarının yerel yönetimlerde anaakımlaştırmakta. Türkiye’den de Şişli Belediyesi’nin üye olduğu bu ağın çalışmaları başka belediyelere de örnek olmakta. Hem Şişli Belediye’sinde gerçekleştirilen çalışmalara hem de LGBTİ politikalarının anaakımlaştırma konusunda Türkiye’de öncü olan Konak, Buca, Nilüfer, Beşiktaş, Ovacık belediyelerin çalışmalarına odaklandık bu sayıda. Mayıs ayında İzmir’de gerçekleşen Uluslararası Cinsiyet Eşitliği ve Belediyeler Konferansı’nın konukları arasında yer alan Fransa, Hollanda ve Slovenya belediyelerinin çalışmalarını da bulabilirsiniz bu sayıda. Bu sayıya katkı sunan herkese sonsuz teşekkürler. Bir sonraki dosya konumuz 'Sağ Popülizmler', katkılarınızı 10 Ekim’e kadar [email protected] adresine bekliyoruz. (Tanıtım Bülteninden) ) |