Kitap Tanıtımı |
Chios(Sakız) Adasındaki Agacianın Paralia isimli meyhanesinde güzel bir yaz akşamıydı. Tatlı bir poyraz esintisi vardı. Yan masadaki turist bayanın boynunda bulunan ipek eşarp, poyrazın etkisiyle hafifçe havalandı ve denizin üzerine düşüverdi... Yapacak bir şey yoktu. Eşarp kıyıdan yavaş yavaş uzaklaşmaktaydı. Eşarbını yitiren şık bayanın yüzündeki üzgün ifadeden, bu eşarbın önemli bir hatırasının olduğu belliydi. Yüreğinden ve beyninden önemli bir parça kopmuş da denize düşmüş gibiydi. Bayanın masasında oturan arkadaşları deniz üzerinde yüzüp giden eşarbın arkasından gülüyorlar ve Bon voyage!. Bye bye!.. Adios!.. diyerek el sallıyorlardı...
Suat;
Rüyanın eşarbı böyle düşseydi, ben o bayanın masasındakiler gibi Bon voyage! Adio! Bye bye! falan demez o eşarp için denize atlar ve getirip verirdim!.. dedi.
Bu laf üzerine Apaçi Mahmut dayanamadı ve ayağa kalkarak;
İnsanlık ölmedi yahu!. Erkeklik de ölmedi!.. Atlar alırım ben o eşarbı. Hem biraz serinlerim!deyince, Necdet de ayağa kalktı ve Mahmuta;
Yürü len Apaçi Mahmut! Ben de atlarım anasını satayım!. İnsanlık görsün bu kazmalar!. Eşarbı alan bu gece hesap ödemez! Tamam mı? dedi. |