Kitap Tanıtımı |
Bu da laf mı demeyin, bu yazı Türkçe yazılıyor, Türkiye'de yayınlanan bir dergide yine Türkçe olarak yer alıyorsa kahvemizde de "Kürt" bulunacak demektir. Mesele kahvedeki Kürt varlığı değil, onun kahvede hangi oyunu oynadığı, oyun oynayıp oynamadığı, çay mı içtiği yoksa uyuşturucu pazarlığı mı yaptığı, sohbet edip etmediği, sandalyeye mi oturduğu yoksa masanın üzerine mi çıktığı, selam alıp almadığı, selam verip vermediği, kahveyi ateşe verme teşebbüsünde bulunup bulunmadığı... gibi ayrıntıların ördüğü bir meseledir ve işin doğrusu sanıldığı kadar bu mesele girift bir mesele de değildir. Hem, kahvede bulunan Kürt olarak tavsif ettiğimiz Kürt'ün diğer Kürtleri, hassaten kahvede bulunan diğer Kürtleri ne ölçüde temsil ettiğine de bakmamız gerekir. Bu gereklilik o kadar "gerekli"dir ki, "Kürt Meselesi" bağlamında son çeyrek asırdır konuşulanları ayıklamak, sapını samanını bir kenara bırakmak ve şayet yapılacaksa, yaraya bu hâsılattan bir merhem yapmak biraz da, ne birazı, kesinlikle Kürdün "kahve muhabbeti"ni iyi çözümlemekle elde edilecektir.
Tanıtım Yazısı'ndan |