Kitap Tanıtımı |
Son yıllarda yapılan araştırmalar, dünya ölçeğinde, genellikle erkeklerin kadınlardan daha fazla mülkiyete sahip olduğunu göstermektedir. Benzer bir durum Türkiye için de geçerlidir. Medeni Hukuk'ta ve ilgili yasalarda cinsiyet ayrımı yapılmamasına karşın, cinsiyete göre mal dağılımına ilişkin ulusal veriler, erkek ve kadın nüfus arasında mülkiyet oranları bakımından büyük bir farkın olduğunu göstermektedir. Evlilik ve miras düzenlemelerinin mülk edinmenin temel yollarından biri olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, kadınların bu süreçlerdeki durumunu anlamak, mülkiyet ile kurdukları ilişkiye ışık tutacaktır.. Araştırma, evlilik ve miras düzenlemelerinin kadınların mülkiyet edinmesini nasıl etkilediğini, kadınların mülkiyete erişiminde hangi toplumsal süreçlerin rol oynadığını ve bireysel düzlemde kadınların mülkiyet edinme süreçlerine hangi bağlam ve araçlarla dâhil olduğunu ve yine hangi bağlam ve araçlarla dışlandıklarını anlamaya çalışmıştır. Bu doğrultuda İstanbulda gerçekleştirilen saha çalışmasında toplumsal cinsiyetin varlık paylaşım ve dağıtım süreçlerinin belirleyici faktörlerinden biri olduğu tespit edilmiştir. Cumhuriyet ile birlikte eşit yurttaşlık çerçevesi çizen Medeni Kanunun yanı sıra İslam Hukuku kurallarının ve geleneklerin de toplumda hala etkili olduğu gözlenmiştir. Sağlar arası varlık aktarımı olarak adlandırılabilecek servetin ve varlığın mirasa tabi tutulmadan henüz sağken çocuklara devredilmesi uygulaması da sıklıkla pratik edilmektedir. |