Kitap Tanıtımı |
Bak dostum, diyorum...
Erkek ya da kadın, eşinin ihtiyaçlarını, en uç noktalarda karşılar, aşkın oyun bahçesi seksi, kavga etmeden, birbirlerinin oyuncaklarına gözü gibi bakarak, kardeş kardeş yaşarsa... Her türlü oyuna, karşı cinsi, yani eşini doyurur, en zor oyunlara açık olursa... Başka kadın, başka erkek fikri, o ilişkide kendine yer bulamaz.
Senin adın nedir?
Tadın nasıldır
Şeker kadın?
Öperken,
Sıkı sıkı yumar mısın
Kömür gözlerini?
Yoksa
Öptüğüne verdiğin hazzı mı
İzlersin,
Kendinden geçmiş yüzde.
Senin tenin
Nasırlı avuç sever mi kadın?
Dener misin okşanırken acıtılmayı?
Senin adın nedir
Şeker kadın?
Her erkek bir prensesle evlendiğini, her kadınsa beyaz atlı prensini bulduğunu düşünür. Flört ve nişanlılıkta, çirkin olan tüm vasıflar halının altına süpürülmüştür, gizlenmiştir çünkü...
O güzelim, bal börek gerdek gecesi ve evliliğin ilk ayları ise, bize kendini o güne kadar doya doya yaşatmayan, cinsel yaşamla hesaplaşma dönemidir. Ne kadar yaşanmamışlık varsa, hepsinin anasını ağlatırız o dönemlerde. Cinsel hayata açlık, tensel açlık, cafcaflı yatak parti ve gösterileri düzenletir çiftlere... Sirk gibidir yatak odası... Akrobasi gibidir sevişmeler. Yatakta erkek hiç olmadığı kadar panter, kadınsa, hiç olmadığı kadar kuğu olur. Ama aç, her yola gelen bir kuğu!... |