Kitap Tanıtımı |
Belki sonda söylenmesi gerekeni başta söylemekte yarar var: bu kitapta yer alan yazılar feminist bir bakış açısıyla kaleme alınmadı. Evet, her biri, kadınları boyunduruk altında tutan binlerce yıllık ataerki ve onun postmodern versiyonu neo-liberal ataerkiyle hesaplaşmayı hedefliyor; ama feminist bir perspektiften kalkınmıyorlar.
Çünkü feminizm tanımı gereği, sınıf/etnisite/toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin (belki birbirleriyle ilişkili, ama) farklı nedensellik ve dinamiklere yaslandığı yolundaki bir önkabulden kalkınmaktadır; dolayısıyla (postmodern olarak tanımlanabilecek) parçalı bir tasarıma içkindir.
Bu kitapta yer alan yazılar ise, sınıf, etnisite/ulus ve/ile toplumsal cinsiyet ilişkilerindeki eşitsizlikler ve hiyerarşik dizilimin ortak bir kaynaktan türediği kavrayışına yaslanıyorlar. Ve bu ortak kaynağı, ataerki olarak saptıyorlar.
Bize göre ataerki nihaî olarak iktisadî (güçlülerin güçsüzleri ve/veya erkeklerin kadınları sömürmesi, ürettikleri artı değere el koyması) olarak açıklanabilecek bir kategori değildir. Ataerkinin, daha çok, her türlü sömürü ilişkisini olanaklı kılan, payandalayan ve kendini her türlü sömürü formuna esnekçe uyarlayabilen iktidar/tahakküm, bir başka deyişle gelmiş geçmiş tüm iktidar biçimlerinin aslî tanımlayıcısı olarak kavramsallaştırılması gerektiği düşüncesindeyiz. Tahakküm (iktidar) ve sömürü arasında bir öncelik/öndelik-sonralık ilişkisi kurgulanmasındansa, bu ikisinin, madalyonun birbirini mümkün kılan iki yüzü olarak algılanması gereğini vurguluyoruz. |