Kitap Tanıtımı |
İlk çağlardan bu yana kadın, semavi inanışlar ve öncesindeki Adem-Havva ve Lilith mitlerinden de örneklendirilebileceği gibi günahkâr ve suça yöneltici olarak lanse edilmektedir. Manipüle edilen kadının toplumsal yapı içerisinde kendisine biçilen rolleri yerine getirdiği müddetçe yaşam hakkına sahip olduğu, aksi takdirde yaşamının kaosa döndüğü, günümüzde de utanç görüntüleriyle izlenmektedir. Mahsa Amini ve daha niceleri, Ortadoğu merkezli katı feodal çarklar arasında hayatını yitirmiştir. Feminist teorilerin, bir yönüyle de bu tür sosyo-psikolojik olguların altında yatan asıl nedenleri ortaya çıkarmak için uğraş verdiği görülmektedir. Kadın kültür ürünlerinin değeri, yalnızca sanatsal açıdan değil bilimsel bir veri havuzu olması açısından da artmaktadır. Kadın ağıtları, yaşadıkları toplumsal ve siyasal erk tarafından kıstırılmışlıklarının göstergesi ve dışavurumudur. Kadın neden ağıt yakar da erkek yakamaz? Asıl sorun kadına yüklenen suçluluk duygusu olarak görülmektedir. Kadın sesinin ve ifade etme özgürlüğünün odağındaki ağıtlarda, kadın gerçekliğinin gizil yönlerini sunduğu ve madun olarak çaresizliğini dışa vurduğu görülmektedir. Çalışmada psikanalize girmeden, psikanalitik ego savunma mekanizmalarından yola çıkarak, kadın ağıtlarının hem ezgisel hem de psikolojik yansımaları uzman görüşü alınarak yorumlanmıştır. Elde ettiğimiz bilimsel bulguların yansıra; bu çalışmada kadın sesini ve çaresizliğini duymuş olmanın ve bu çaresizliği kısmen de olsa duyurmak için bir görevi yerine getirmiş olmanın iç huzuru içerisindeyiz. Bu ve benzeri çalışmaların, insanlığın kadınlara karşı tutumunu da daha duyarlı hale getireceği ümidi içerisinde, bir ışık olabildiysek ne mutlu bize… (Tanıtım Bülteninden) ) |