Kitap Tanıtımı |
İş sağlığı ve güvenliği konusu 4857 sayılı İş Kanunu ile önemli bir ivme kazanmışsa da maalesef iş kazaları ve meslek hastalıkları hala ülkemizin önemli sorunlarından birini oluşturmaya devam etmektedir. Her gün yaşanan ölümlü iş kazaları ve sürekli iş göremezlik oranları korkutucu rakamlarıyla iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınması gereken önlemler ve gerekli alt yapının oluşturulmasının ne kadar yaşamsal önem taşıdığını hepimize bir kere daha hatırlatmaktadır. Kuşkusuz böyle
bir tabloda önemli olan sorunu kaynağında yani iş ortamında çözmek ve tehlikelerden arınmış bir iş ve işyeri ortamını işçilere sunabilmektir. Bir başka anlatımla, işçi ve işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin önemini kavradıkları ve içselleştirdikleri, adeta bir yaşam biçimi olarak yaşamlarının her alanında uyguladıkları bir bilince ulaşmalarını temin etmek gerekmektedir.
İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenemediği bir ortamda ise tazmin politikaları büyük önem kazanmaktadır. İşçi ya da onun ölümü ile desteğinden yoksun kalanlar, uğramış oldukları maddi ve manevi zararların giderilmesi ile belirli bir
ölçüde tatmine ulaşmakta; bu olayın yaşamlarında yarattığı maddi ve manevi yıkım ile baş etmek için bir olanağa kavuşmaktadırlar. Öte yandan iş kazaları işverenler bakımından da büyük önem taşımaktadır. Bazen işverenin almış olduğu pek çok önleme rağmen iş kazaları yaşanmakta, işverenler de ödemeleri gereken maddi tazminatlar nedeniyle zor durumda kalabilmektedirler.
İşte iş kazası ve meslek hastalığından dolayı işverenin sorumluluğu konusu taraflar açısından taşıdığı bu yaşamsal önemden dolayı sürekli olarak yargıyı meşgul etmektedir. Yargıtay İş Hukukunun işçiyi koruyucu niteliğini dikkate alarak, ama somut olayın özelliklerini de göz ardı etmeden adalete uygun sonuçlara varmaya çalışmaktadır.
Bu durum da, işverenin iş kazasından doğan sorumluluğunun hukuki niteliği konusunda pek çok tartışmayı beraberinde getirmektedir. Öğretide farklı görüşlerin ileri sürüldüğü bir alanda Yargıtay en isabetli çözümlere ulaşmaya çalışmakta; ancak verilen kararlar incelendiğinde işverenin sorumluluğunun niteliği konusunda kesin bir sonuca ulaşmak mümkün olmamaktadır. Nitekim Yargıtay 2010 yılında işverenin iş kazasından doğan sorumluluğunun hukuki niteliği konusunda oldukça önemli bir karar vermiş bulunmaktadır. |