Kitap Tanıtımı |
“Sarı saçlı, soluk yüzlü, konuşunca yanakları içine çökmüş gibi duran, kelimeleri yuvarladığı için konuşması yerliler tarafından tam olarak anlaşılmayan, bu yüzden bazı sözcükleri birkaç kez tekrar etmek zorunda kalan, gözlerinde acımasız insanlara özgü bir bakış olan Belçikalı adam, gizli bir şeyler yapanlara özgü bir tavırla son cümlelerini üstüne basa basa söyledi. Belçikalı adamı tedirgin ama kendine güvenen bir eda ile dinleyen Afrikalı, karşısında duran ve sıkı bir pazarlık ile iyi bir para koparmayı umduğu adama: “Sana en iyilerini bulacağız, bundan emin olabilirsin,” dedi.Belçikalı, karşısındaki adamın sözüne ne derece güvenilebileceğini anlamak ister gibi süzdükten sonra: “Bunu göreceğiz,” dedi. Farklı kıtalara mensup bu iki insanın her şeyleri farklı olsa da buluştukları ortak nokta, para kazanma hırsı idi. Uzun uzadıya süren konuşmalar fiyatta anlaşma ile son buldu. Anlaşmaya göre Omondi, Marc için iki yüz elli tane Psittacula Krameri adı verilen, yerlilerin ise yeşil papağan dedikleri papağanlardan yakalayacaktı. Marc da onları ülke dışına çıkarıp Avrupa’da satacaktı. Eğer uyumlu çalışmayı başarırlarsa daha uzun süre ve farklı hayvanlar üzerinden bu ticareti sürdüreceklerdi.” İşte bu cümlelerle başlayan Beşiktaş Masalı’nın, sizi Afrika’nın ücra bir köşesinden çıkacağınız macera dolu bir yolculukla hiç ummadığınız limanlardan İstanbul’a ulaştırırken insan-mekân ilişkisi çerçevesinde büyülü bir dünyaya taşıyacağına inanıyoruz. (Tanıtım Bülteninden) ) |