Kitap Tanıtımı |
Yıl 1950 falan herhalde. Kadıköyü Bahariye Caddesi'ndeki Gerede Apartmanı'nın giriş katındaki balkon. Babam, ablam Meral'lle geliyor ki, mevsim sonbahar. Ve güneşli bir öğleden sonra. Yıl şimdi 2006. Fotoğraftaki kendime bir yabancıya bakar gibi bakıyorum. Doğup büyüdüğüm İstanbul'a da çoğu kez öyle bakıyorum zaten. Bu yüzden sürüyor İstanbul Kitapları. İstanbul Hatıralar Kolonyası'nı bu yüzden kaleme getirdim. Geçmiş elli yılın dökümünde, tarihî ve soylu bir kentin bana yansımış, bende hâlâ yaşayan öyküsünü arıyorum. O öykü unutulmasını istiyorum. Fotoğraftaki çocuk bütün bunlardan habersiz elbette. Öyleyken, gelecek zamana neden asık yüzle bakıyor?..
(Arka Kapak)
Her kentin bir öyküsü vardır. Ve her kent kendi öyküsüyle büyür, güzelleşir, aranır ve anımsanır. Her birimizin de bir öyküsü vardır kent içinde. Çocukluğumuz, ilk sevda günlerimiz, hüzünlerimiz, kavuşmalarımız ve arayışlarımızla. İstanbul için de öyle. Ama, bir başka İstanbul, bir şiir İstanbul ise, geçmişin fotoğraflarından ve Selim İleri'nin kaleminden İstanbul Hatıralar Kolonyası. "Bana öyle geliyor ki, mevsim sonbahar. Ve güneşli bir öğleden sonra. Yıl şimdi 2006. Fotoğraftaki kendime bir yabancıya bakar gibi bakıyorum. Doğup büyüdüğüm İstanbul'a da çoğu kez öyle bakıyorum. Bu yüzden sürüyor İstanbul Kitapları. İstanbul Hatıralar Kolonyası'nı bu yüzden kaleme getirdim. Geçmiş elli yılın dökümünde, tarihî ve soylu bir kentin bana yansımış, bende hâlâ yaşayan öyküsünü arıyorum" diyen İleri'den başka söze gerek var mı?... |