Kitap Tanıtımı |
"Bir süre, elinde kesik baş, öylece oturdu. İmam Hüseyin´in kesik başının konuştuğunu, Yezid;´in muhafızlarını küle çevirdiğini herkes bilir. Babası da aynı soydan geldiğine, ulu bir şeyh ve üstelik onun gibi bir şehit olduğuna göre, onun da konuşabilir olması lazımdı. Gülabi´nin kızını iyileştirmesine aldırmamıştı, çünkü bu kadar küçük bir şey babası gibi biri için önemsiz bir ayrıntıydı. Hayır, babası kesinlikle konuşabilirdi, ama kendisiyle konuşmuyordu. Niçin kendisiyle konuşmuyordu? Bu kez kesik başa döndü, azarlayıcı ve tehditkar bir sesle, ´Konuş, konuşmanı bekliyorum, yoksa seni gömerim´ dedi. Sonra yaptığına pişman oldu. Sadık bir oğul, şehit babasını azarlar mıydı´ Bir süre pişmanlığıyla oturdu ve kadehini pişmanlığına kaldırdı. Kafası arı kovanı gibi uğulduyor, ama bal yapan arılar gibi de çalışıyordu. Birden, ´Ne belli kimin baba ve kimin oğul olduğu´ dedi.
Gerçekten de ne belliydi?"
İsmail, bir tarikatın devlete, bir şeyhin şaha dönüşümünün ve bu sürecin insanda neden olduğunu yıkımın anlatısı...
(Arka Kapak´tan) |