Kitap Tanıtımı |
Ebu Hanife Dineverî
Mehrdad R. İzady'nin Önsözü ve Muhammed Hamidullahın, Dineveri Üzerine yaptığı Çalışmaların biyoğrafisiyle birlikte yayımlanmıştır.
Ebu Hanifenin yazmalarını okuyan herhangi birine en çarpıcı görünen nitelik onun bilgisinin genişliğidir. Sahip olduğu disiplinler arası geniş bilgi, yazdığı her eserde ve her konuda her an karşımıza çıkan çok yönlü bir bilgin portresi, eserlerine damgasını vurmuştur. Hiperaktif bir analitik akıl tarafından sürüklenen Ebu Hanife, bir varlığı ya da olguyu açıklarken, kendisini tek bir alan veya konu ile sınırlamakta zorluk çeker. Onun, bilginin tüm alanları arasındaki ilişkiyi kanıtlama çabası her dönemeçte karşımıza çıkar. Böylece Ebu Hanife birinci sınıf bir matematikçi, gökbilimci, madenbilimci ve sanayi mühendisi olduğu kadar, bir bitki bilimci, zoolog, tarihçi, coğrafyacı, filolog, edebiyat eleştirmeni ve etnografyacıdır da. Örneğin, altı büyük ciltten oluşan Kitab el-Nebat (Flora Kitabı) adlı eseri, bitkiler ve onların morfolojik sınıflandırması, toprak morfolojisi ve hidrolojisi gibi konularda temel bir kaynak olmakla kalmayıp, aynı zamanda, bitki isimleri ve onların şiirsel literatürdeki kullanımı alanında, ortaçağın en bütünlüklü tezlerinden birini teşkil eder. Kitap, yerinde bir önlem olarak, madencilik ve patlamalı fırınların mekaniği üzerine yapılmış değerli yorumlar içermektedir.
13. yüzyılda Moğollar, 14. yüzyılda da Timur kuvvetleri tarafından yıkıldıktan sonra, Dinever şehri yavaş yavaş çökerek bir harabe yığını haline geldi. Ebu Hanifenin doğum yerinde günümüzde, yıkık taş duvarların, kemerlerin ve mezarlıkların orta yerinde sessizce duran Şirkan Köyü bulunmaktadır. Dinever, şimdi talan edilecek zengin bir bölge olarak uluslararası sanat eseri kaçakçılarına hizmet etmektedir. Ayrıca, Ebu Hanifenin anadili olan Kürtçenin eski Gorani lehçesi bile, Dinever ovasının kuzeybatı köşesindeki küçük Kandula kasabasını saymazsak, neredeyse kesin bir biçimde yerini Kürtçenin Kurmanci, Sorani ve Kelhuri lehçelerine bırakmıştır. Fakat Ebu Hanifenin eserleriyle günümüze ulaşan katkısı ve mirası onu bu yıkıntılardan çok daha yüksek bir mertebeye yükseltmekte, karşıt yöndeki değişimlere rağmen, onu tüm zamanların beyni haline getirmektedir. Kendisi Kürdistanın yerli evlatlarından biri olmasına karşın, bu Rönesans adamının başarılarla ve yoğun katkılarla geçen yaşamı, onu gerçek bir dünya vatandaşı haline getirmektedir.
Mehrdad R. İzady
Harvard Üniversitesi Yakın Doğu Dilleri ve
Uygarlıkları Fakültesi Öğretim Görevlisi
Muhammed Hamidullah
"Hayatımda bir zaman geçti ki, bunda seneler boyunca ne bir işim oldu ne de konuşacak bir dostum. Fırsattan istifade ederek, Paris kütüphanesine sabahleyin ilk ben giriyor ve geceleyin de son olarak ben çıkıyordum. Orada Şark Dilleri Okulunun nazik kütüphanecisi bana Pazar günleri de girebilmem için anahtarları veriyordu. Lisân ül-arab 20 cilttir. Tâc ül-arûs 10, İbn Sîdenin el-Muhassası 17, İbn ül-Baytârınki 4 cilttir; Londrada el-Ezherînin, Oxfordda İbn Semecûnun hacimli lügatleri, İstanbulda Muhkemin ve Ubâbın elyazmaları mevcuttur. Ve bunların her biri binlerce sayfadır. Bu lügatlerin her satırını, her kelimesini, ayrıca başka elyazmalarını veya matbu olanları okudum. Dineverîye ait bir kayda her rast gelişimde, onu ayrı bir fiş üzerine kopya ediyordum.
Elbette bir çok kaynaklarda, aynı metinlerin tekrarları da vardı. Sonra onları tasnif ettim ve tekrarları atarak benim nüshamda 2000den fazla sayfa tutan Dineverînin botanik ansiklopedisinin bütününü kısmen restore ettim."
Muhammed Hamidullahın büyük emek gerektiren bu çalışması Dineverîye verdiği önemi ortaya koymaktadır. Kendisi, elinizde bulunan el-Ahbârut-Tival kıtabıyla da ilgilenmiş ve Pakistanda yayımlanan Urduca tercümesine bir mukaddime yazmıştır. Ona göre bu tarih kitabı bize ulaşan eserlerin en iyilerinden biridir. |