Kitap Tanıtımı |
Evi, keçiyi, tavukları ve mısır tarlasını satıp büyük anneleriyle yaşamaya gittiler.
Sonra küçük bir kızkardeş dünyaya geldi; aileye taze bir umut ve gün ışığı getirdi. O'na 'hazine' anlamına gelen Kinza adını verdiler. Hiçbir bebek bu kadar sevilmemiştir! Fakat garip bir şey vardı; Kinza diğer bebekler gibi oynamıyor ya da ellerini çırpmıyordu. Çok fazla uyuyor ve sanki boşluğa bakıyor gibi görünüyordu. Hamid, topladığı rengarenk çiçeklerin neden onu neşelendirmediğini merak ediyordu. Kinza birkaç aylıkken, annelerine yeni bir evlenme teklifi geldi. Anne teklifi hemen kabul etti; çünkü hem işi yoktu hem de çocukları için ekmek bile alacak parası kalmamıştı. Böylece aile yeni evlerine taşındı.
Evdeki yaşam çok da huzurlu değildi. Annesinin yeni kocası Rıfat, zaten daha yaşlı bir kadınla evliydi ve bu kadının çocuğu olmadığı için başka bir kadınla evlenmek istemişti. Hamid'in gelmesine ses çıkarmadı; çünkü dokuz yaşındaki bir erkek çocuk keçilere bakmak için çok işe yarayabilirdi. Yedi yaşındaki küçük bir kız, evde yararlı bir köle olacağı için Rahma'nın da gelmesine itiraz etmedi. Ama küçük bir bebeğin ne gibi bir yararı olabileceğini düşünemediği için onu başka birine vermek istiyordu. |