Kitap Tanıtımı |
İki tad var ki, vazgeçilmez: Ağız tadıyla, gönül tadı.
Bunlar da hiçbir yerde satılmaz.
Karnı aç olana bir somun yeter, yer, yatar, uyur.
Gönül açlığı çekene ise ne fırında derman bulunur, ne hekimde
Hüner kimdedir? Sofrada mı, âşıkta mı, yoksa hayata ve keyfe heveste mi?
Eski çağdan günümüze, aşkı kışkırtan, maşuğu coşturan, hasrete iyi gelen yiyecek-içecek hangileri?
Hadi elmayı dişledik, fettan vişneyle aşnafişneye koyulduk, ayvayı yiyen ne yapacak?
Muska mı, aktar mı, aganigi naganigi mi?
Hovardalar ne yer ne içer? Zıkkımın kökünü kim içer?
Aşk iksiri mi? Hadi canım, ortada aşk mı kaldı, diyenlere hangi reçeteyi yazmalı, hangi terkibi vermeli?
İşte, işi pişirmeden önce ne pişirmeli? ömrünüze de derman, sofranıza da, sonrasına da (!) naçizane... |