Kitap Tanıtımı |
“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre, her şahsın, yiyecek, giyim, konut, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere, sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve iradesi dışında, işsizlik, hastalık, engellilik, dulluk, yaşlılık gibi haller dolayısıyla geçim imkanlarından yoksun kaldığında, toplumun bir üyesi olmak itibarıyla sosyal güvenliğe hakkı vardır” (m.22, m.25/I).“Bize göre, kendi imkânlarıyla veya Aile Hukukundaki nafaka hükümleri çerçevesinde, sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine sahip olamayan herkesin, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de belirtildiği üzere, toplumun bir üyesi olmak itibarıyla sosyal güvenliğe hakkı olduğu kabul edilmeli, dolayısıyla, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda, yalnızca çalışanların ve sosyal güvenlik mevzuatında hak sahibi sayılan kişilerin zararları Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmalı ve Kurum gerektiğinde işverene rücu etmeli, böylece, çalışanlar ve hak sahipleri, işverene dava açmak, dava sürecinin sona ermesini beklemek ve bazen de fiilen tazminat alamamak durumunda kalmamalıdırlar.” (Tanıtım Bülteninden) ) |