Kitap Tanıtımı |
İş Hukukunda İlke Kararları kitabının ilk baskısı kısa süre içinde tükenmiştir. Eserin, iş yargılamasına katkı sağlaması ve bilimsel çalışmalarda yararlanılması bizim için sevindirici olmuştur.
Bu çalışmada, ilke kararlarının gelişimini izlemeye imkân verecek şekilde 2008, 2009 ve 2010 yılında verilen ilke kararlan okuyucuya sunulmuştur. İş Kanununun kapsamı, iş güvencesi, işçinin ve işverenin haklı feshi, ücret, fazla çalışma, kıdem tazminatı gibi önemli konularda birbirinden farklı, çok sayıda ilke kararı olmakla, bu ayrıma dikkat çekebilmek için kararlar alt başlıklar halinde verilmiştir. Bu arada 2010 yılında yeni bazı ilke kararlan hazırlamış, bu çalışmada yeni ilke kararlarına da sistematik biçimde yer verilmiştir.
Hukukun kaynaklan arasında olan yargı kararları da zaman içinde bazı değişiklikler göstermektedir. Yargıtay 9.Hukuk Dairesinde 2008 yılı başlarından itibaren ilkesel anlamda kurumların ve kavramların ele alındığı yol gösterici tarzda kararlar verilmeye başlamıştır. İş Hukukunun gelişimci karakteristik özellikleri dikkate alındığında zaman içinde ilke kararlarında da bazı değişiklikler yapılmıştır.
İlk olarak ibraname konusunda 2008 yılı başlarında verilen ilke kararlarında, miktar içermeyen ibranamenin geçersiz olduğu belirtilmişken, aynı yılın ikinci yarısından itibaren bu ibare kararlardan çıkarılmış ve miktar içermeyen ibranamenin geçerliliği sorununun her somut olaya göre değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Gerçekten hangi ibranamenin geçersiz olduğu sorusuna verilebilecek bazı cevaplar olsa da, "nasıl bir ibraname yapılırsa geçerlidir?" şeklindeki bir sorunun cevabını şimdiden vermek mümkün olmasa gerekir. Geçerli bir ibraname konusunda kesin bir yargıya varıldığı takdirde, işsizliğin yaygın ve iş güvencesinin zayıf olduğu ülkemizde hemen ertesi günü çok sayıda işçiye belirtilen türde bir ibranamenin imzalatılması gündeme gelebilecektir. Bu açıdan, henüz bir yasal düzenlemeden yoksun olan ibraname konusunda Yargıtay kararları, daha çok, hangi ibranamenin geçerli olmadığı yönünde bir evrim içinde gelişmektedir.
İkale (bozma sözleşmesi) ilke karaları da ibraname ile paralel bir çizgi içinde gelişimini sürdürmektedir.
Fazla çalışmanın ispatına dair ilke kararlarında 2010 yılında üst düzey yönetici ile satış temsilcileri yönlerden bazı değişikliklere gidilmiştir. Yine, fazla çalışma ücreti yönünden tahakkuk içeren bordroların ihtirazı kayıtsız imzalanması halinde, belgede yazılı olanı aşan fazla çalışmaların yazılı delille ispatı zorunluluğunu öngören ilke kararında daha esnek bir döneme girilmiştir. İşverenlerin gerçek duruma aykırı şekilde ayda birkaç saat fazla çalışma ücreti ödemesi halinde diğer delillerle de tahakkuku aşan fazla çalışmaların kanıtlanabileceği sonucuna varılmıştır.
2010 yılında vekâlet - iş ilişkisi ayrımında yeni ölçütler getirilmiştir. Sabit ücret ödenmesi ve sınırlandırılmamış sayıda iş verilmesinin başlı başına iş ilişkisini göstermediği vurgulanmış, özellikle bağımlılık unsuruna dikkat çekilmiştir.
2009 yılı ilke karalarında antrenör İş Kanunu kapsamı dışında değerlendirildiği halde, 2010 yılında ilke kararında yapılan değişiklikle antrenör de İş Kanunu kapsamına alınmıştır.
Tasarrufu teşvik ve nema alacaklarıyla ilgili olarak bir dönem Hazine Müsteşarlığının sorumlu olduğuna dair kararlar verilmiştir. Konuyla ilgili 23.12.2009 tarihinden verilen Hukuk Genel Kurulu kararından sonra 2010 yılı içinde sözü edilen ilke kararında da husumete dair Hukuk Genel Kurulu kararına paralel şekilde değişikliğe gidilmiştir.
Bu çalışmada ilk baskıda olduğu gibi ilke kararlan İş Yasaları ve maddeler sistematiğine göre sıralanmış ve ilk baskıdan farklı olarak detaylı arama yapılabilmesi için kavram indeksine yer verilmiştir. |