Kitap Tanıtımı |
İran sinemasının son yirmi yıl içindeki yükselişi, çağdaş dünya sinemasında yaşanan en önemli ve en ilginç olgulardan biridir. Uzun bir zamandır, başta Cannes, Venedik ve Berlin olmak üzere, çok sayıda uluslararası film festivalinin gözdesi haline gelen İran filmleri, elinizdeki kitapta da belirtildiği gibi, 19802006 arasında 1500den fazla festivale katılmış, birçoğundan ödüllerle dönmüştürBu çalışma, hemen bütün dünyada hâlâ öncelikli olarak bir erkek mesleği sayılan sinemaya, İranlı kadınlar tarafından, kendilerini ifade edebilmenin önemli bir aracı olarak nasıl sahip çıkıldığını göstermesi açısından daha da önem kazanıyor. Kitapta da belirtildiği gibi, İranda kadınlara yasal olarak sinemada var olma hakkı verildiği 1987de çekilen 27 filmin yalnızca ikisinde kadınların başrolde yer almalarının hemen ardından, kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan filmlerin sayısının hızla artması, kadın ve sinema ilişkisi açısından dünyadaki birçok ülke sinemasında yaşanandan daha çarpıcı bir gelişmeye işaret ediyor.Kanat, İranda kadınların eğitim düzeyinin, çalışma ve sosyal hayata katılımının devrim öncesiyle kıyaslanamayacak kadar artmasının, kadının kendi problemlerini dile getirmesinde önemli bir rol oynadığına işaret ederek bu süreçte sinemanın da yerini anlamamıza yardımcı oluyor.Tahmineh Milani ve Manijeh Hekmat gibi, filmleri uluslararası üne sahip yönetmenlerin de aralarında yer aldığı beş kadınla yapılan (ve bu kitap sonuna eklenen) mülâkatlar, çalışmanın tarihsel-betimleyici ve filmlerin irdelenmesine adanmış bölümleriyle birlikte değerlendirildiğinde okura İran sinemasıyla ilgili geniş bir perspektif sunuyor...
Nejat Ulusay |