Kitap Tanıtımı |
Söz uçar, yazı kalır. Yazmak ise sorumluluktur.
Fakat, "Anlamak ve bulmak ne söylenir, ne de yazılır. Ne öğretilir, ne de gösterilebilir. Evet, ben O'nu ne kadar aradımsa kendimi buldum. Şimdi kendimi arıyor, O'nu buluyorum. O'nu bulunca kendinden kurtulursun, kendinden kurtulunca da O'nu bulursun. Başlangıç bunlardan hangisi? Onu da O bilir. O belirince, sen silinirsin. Sen silinince de O belirir. Başlangıç bunlardan hangisi? Onu da O bilir. Bir kısmı dedi ki: 'Kendinden kurtulmayınca bulamazsın!' İkisi de bir; ha taşı testiye vurmuşsun, ha testiyi taşa... Fakat ben, 'Bulmayınca kendinden kurtulamazsın' diyenlerle beraberim. Senin kendi kendini silmek istediğinden evvel, O'nun kendi kendisini belirtmek dileği yüz göstermelidir. Üstün olan budur." (Fîhi Mâ Fîh)
Zira,
Sen ayân olduğunda, bâtında kalır Hüdâ;
O ayân olsa eğer, sensin zâhirde cüdâ.
Sen nihân oluversen, bu sefer Hüdâ zâhir;
Kahrıyla ifnâ olur cümle eşyâ, mezâhir. (Nefesler)
O zaman bil ki, ismiyle cismiyle İnsân olmanın yolu İhsân'ı anlamaktan geçer.
İhsân her an Allah ile beraber olma şuuru, keyfiyetidir.
Öyleyse,
Cân kulağıyla dinle sâdır olan bu feyzi
Ki Sır'rına yerleşsin bu feyzin kutlu izi. (Nefesler)
Allah sevgisinin yeri olan gönlünüzün, gece değmemiş semâ, dalga görmemiş deniz gibi olması dileğiyle... |