Kitap Tanıtımı |
Para mühim şey elbette, çok para daha da mühim. Kısa hayatlarımızın neredeyse tamamı ya para için çalışarak ya da onun hayalini kurarak geçer. Paranın matematiği tuhaftır, çünkü para düşüncesi ona sahip olma ile ters orantılıdır. Cüzdan ne kadar boşsa zihin o kadar doludur para ile.
Peki ölmek üzere olan bir adam, üstelik çok zengin bir adam ne kadar çok parası olursa olsun hayatı boyunca kendisinden esirgenmiş gerçek sevgiyi satın alamamış olmanın üzüntüsüyle neler hisseder? Öfkesiyle neler düşünür? Nefretiyle neler söyler? Yoksa yenilgiyi kabul edip affetmeyi öğrenmiş midir? En yakınlarından göremediği bu sevgiyi yabancılarda ararken buldukları ona yetmiş midir? Son nefesini vermeden önce aklından, kalbinden neler geçer? Ölmeyi kabullenebilmek, ruhunu huzura kavuşturmak için neler yapar?
Mete Öztürk son eserinde, masadan kalkmak üzereyken gelen hesaba itiraz eden bu adamın zihnindeki karanlık labirentte kurduğu oyununu anlatırken, bizi insan aklının derinliklerinde bir yolculuğa çıkarıyor... |