İnsan Kökenli Biyolojik Maddelere İlişkin Hukuki İşlemler
ISBN 9786054446155
Yayınevi Vedat Kitapçılık
Yazarlar Arif Barış Özbilen (author)
Kitap Tanıtımı Elinizdeki bu kitabın temelini, Galatasaray Üniversitesinde doktora eğitimine başladığında, kendi isteği ve ısrarı üzerine danışmanlığını üstlendiğim Arif Barış Özbilenin büyük emekle hazırladığı ve jüri önünde başarıyla savunduğu İnsan Kökenli Biyolojik Maddeler Üzerindeki Hakkın Hukukî Niteliği ve Bu Maddelerin Hukukî İşlemlere Konu Edilmesi başlıklı doktora tezi oluşturmaktadır. Bu tez, yazarın yeni mevzuata uyum adına yaptığı birkaç küçük değişiklik dışında değiştirilmemiş ve jüri tarafından kabul edildiği haliyle yayınlanmıştır. Ciddî bir jüri tarafından değerlendirilen ve oybirliğiyle başarılı bulunan bu tezin yayınlanmasının, bizzat jüri üyelerince tavsiye edildiğine de özellikle dikkat çekmek isterim. Tıp alanında, birçok araştırma ve tedavi yönteminin temelini oluşturan kök hücre ve üreme hücreleri gibi insan kökenli biyolojik maddeler konusunda her geçen gün yeni bir gelişme yaşanmaktadır. Ancak, bu yeni buluş ve tekniklerin, bu konuda araştırma ve deneyler yapan kişiler ve kurumlar tarafından, yeterli bir yasal düzenleme ve hukukî alt yapı olmadan insanlar üzerinde uygulanması, ahlâki sorunların yanı sıra, birtakım hukukî sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği, hazırladıkları normatif düzenlemelerle bu hukukî sorunlara çözümler bulmaya çalışmaktadırlar. Bu düzenlemelerin etkisiyle, başta ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve İsviçre olmak üzere birçok ülkede, insan kökenli biyolojik maddeler ve bu maddelerin üretimi, dondurulması, saklanması ve nakli ile ilgili olarak yasa çalışmaları hızlı bir biçimde ilerlemektedir. Ülkemizde de kök hücreler ve üreme hücreleri üzerindeki araştırma ve uygulamalar gün geçtikçe artmaktadır; fakat bu aşamalarda ortaya çıkan ve çıkabilecek olan pek çok hukukî sorun, yeterli yaVI sal düzenlemelerin bulunmaması yüzünden çözümsüz kalmaktadır. Hukuk alanında doğrudan bu konuda yapılmış, tam kapsamlı ve güncel bir bilimsel çalışmanın bulunmaması da sorunun önemini iyice artırmaktadır. İşte Dr. Özbilen de bu durumu nazara alarak, böyle bir konuda çalışma yapmaya karar verip konuyu bana açtığında, konu klâsik bir Medenî Hukuk - Borçlar Hukuku konusu olmadığı, yeterli kaynak bulmada sorunlar yaşanacağı ve böylesine oturmamış, soyut ve teknik bir konuda çalışma yapmak özel bir güçlük arz edeceği halde, danışmanı olarak onun bu şevkini kırmamak adına bu tez konusunu onayladım. Çünkü biliyorum ki, bir tez çalışmasında başarıya ulaşmanın temel ve ön şartı, o konuyu sevmektir. Aday, sevmediği, benimseyemediği, içine sindiremediği bir konuda çalışma yapmaya zorlanırsa bundan olumlu sonuç alınması neredeyse imkânsızdır. Bu bakımdan, tez danışmanlarının adaylara şu konuyu yaz tarzında bir direktif vermelerini ve bunda ısrar etmelerini hep çok yanlış bulurum. Bizim görevimiz, haklı bir gerekçe bulunmadığı sürece adayın belirlediği konuyu reddetmeyip ona yolu açmak; kendisi konu seçiminde kararsız ise, adayın ilgi duyduğu alanları göz önüne alarak, o alanlarda kendi gelişimine ve ülkemizin hukuk literatürüne katkı sağlayabilecek olan, üzerinde hiç veya pek çalışılmamış birden fazla konuyu saptayıp kendisine önermek ama adayı da seçiminde tümüyle özgür bırakmak olmalıdır. Danışmanın asıl katkısı, tezin plânının yapılmasından başlayıp, savunma gününe kadar olan süreçte her an adayla ve çalışmalarıyla ilgilenmek, onu yönlendirmek, tez taslağını ciddiyetle ve satır satır okuyarak gerekli müdahaleleri yapmak ve böylece her an yanında olduğunu adaya hissettirmek şeklinde ortaya çıkmalıdır. Ben de bu düşünceyle, Dr. Özbilenin kendi seçtiği konuya müdahale etmedim. Anladım ki, bu tez doktor unvanını alabilmek için değil, öğrenmek ve meslekî gelişim sağlamak için yazılacaktı. Gelinen noktada, böylesine zor, teknik ve çetrefil hukukî sorunları bünyesinde barındıran bir konuyu üstlenen Dr. Özbilenin, bu yükün altından başarıyla kalktığını görmek beni mutlu etti. Özellikle, işin kolayına kaç madan, büyük bir sabır, özveri ve ciddiyetle karşılaştırmalı hukuk alanında çok geniş kapsamlı bir araştırma yapmış olması takdire değer. Ayrıca belirtmek isterim ki, adayların tez yazım sürelerini iyi kullanmayıp, işleri hep sona bırakmaları ve tezin son teslim süresi yaklaştığında da son bölümleri alelacele yazarak tezi -görünüşte- tamamlamaları, maalesef ülkemizde çok sık rastlanan ve olumsuz sonuçlar doğuran bir durumdur. Fakat Dr. Özbilen bu hataya düşmemiş; konu seçiminden hemen sonra çalışmalarına başlamış ve bunu kesintisiz ve özverili biçimde sürdürerek tezini süresinden önce tamamlamıştır. Onun bu tutumu, haliyle tezinin kalitesine de yansımıştır. Bana bu konuda hiçbir sıkıntı yaşatmadığı için kendisine teşekkür borçluyum. Keza, Dr. Özbilenin, tezin yazımı aşamasındaki gayretli, özenli ve uyumlu çalışması; hep öğrenme merakıyla dolu olması ve eleştiriler karşısındaki erdemli olgunluğu, benim açımdan bu süreci zevkli bir çalışma haline getirmiştir. Diyebilirim ki, kendisi, üstlendiğim veya fiilen yürüttüğüm onca tez danışmanlığı içinde beni en az yoran adaylardan biri olmuştur. Kendisini bir kez daha yürekten kutlarım. Sahip olduğu insanî vasıfların ve olumlu kişilik özelliklerinin yanına sanırım ileride bir de iyi ve ciddî bir hukukçu tanımlaması eklenecek... Sevgili öğrencim ve genç meslekdaşım Dr. Özbilenden, bundan sonra da hukuk hayatımıza nice başarılı çalışmalarla katkıda bulunmasını bekliyorum. İnanıyorum ki bu kitap, bu konuda bundan sonra yapılacak bilimsel çalışmalar kadar, yetkili makamlarca hazırlanacak idarî ve kanunî düzenlemelere de ışık tutacak bir eser olarak hukuk hayatında hak ettiği yeri alacaktır. Prof. Dr. Nami Barlas Çengelköy, 9 Ağustos 2011 TEŞEKKÜR Bilim ve tıp alanında son yıllarda meydana gelen gelişmeler, insan vücudu içerisinde yer alan veya bu vücudun oluşturduğu organ, doku, hücre, kan, sperm, yumurta, gen ve DNA gibi biyolojik maddelerin günümüzde, meydana geldikleri kişiden bağımsız olarak ele alınabildikleri ve gerek insan tedavisi, gerekse bilimsel araştırmalar bakımından önemli bir kaynak oluşturdukları gerçeğini gözler önüne sermektedir. Bilindiği gibi, insan vücudundan elde edilen biyoloji